Biliyorum ki, şu an dünyada bu kitabın içindeki insanlardan daha büyükleri var, bu insanları bizim görmememizin en temel nedenlerinden birisi; sürekli kendilerine dayatılan baskı ve zorluklar olduğunu da biliyorum. Eğer dünyamızdaki her mücevherin farklı yeteneğinin olduğunun farkına varabilseydik bugün dünyadaki hiç bir aile kendi çocuğuna hep en çok bahsedilen işleri yüklemezlerdi ve böylece insan uygarlığı o muhteşem insanların evrende eşi bulunmayan o mücevherlere tanık olurduk. bu kitabı yazmamın neden

Senden sana olan binler perde var. Nefsin sana oynadığı binler oyun var. Uyan, senden sana olana uyan. Bil ki değil etten, kemikten. İçindeki nura uyan. Nur vücutsun sen,Değil evvelden, ahirden. An içinde batınına uyan. Fedai zahiren bilirler seni, Zahit ne bilsin içindeki hakikati. Anın sonsuzluğunda hep vardın. Bilmezler, bir ömre sığmazdın. Tek bir anda sonsuz fiil, Sonsuz esma, sonsuz vücut tattın. Aslı tektir, bil Mevla`dan. Lütfetmiş, var etmiş yoktan. Bil ki ne kadar yoksan, o kadar va

Sevgili anne; Çevrende `Eskiden uyku eğitimi mi vardı?` diyen olabilir. İlk denemede başarılı olamayabilirsin, metoda harfi harfine uymayabilirsin ama sen yeterki kararlı ol ve pes etme. Pes etme noktasına gelince mezuniyeti ve sana önerdiğim bilinçaltı olumlamayı oku. Yeniden başla... Sen bebeğinin sağlığı ve iyiliği için uykularını düzene soktuğunda, keyifle kendine de vakit ayırmaya başlayacaksın. Nereden mi biliyorum? Danışanlarımdan önce kendimden biliyorum. Çocuğunu çok sevmek ile sınır çizmek

Sevgili Jokerlerim! Tüm kâinat sonsuz bir resimdir. Bu resimdeki en ufacık hata bile resmin ihtişamına zarar verecektir. Hepiniz, o büyük resmin bir parçasısınız. Siz ne iseniz büyük resim de odur. Kâinat, sizin varlığınızla hisseder, sizin varlığınızla nefes alır! İşte, sırf bu yüzden kendinizi hayatın güzelliklerinden mahrum bırakmayın ve yaşamı hissedin! Siz buna layıksınız! Tıpkı diğer kardeşleriniz gibi!

Karşı dağlara düşer yağmurlar, Orada bir ceylan gezer nazlı ve ürkek, Dallarından düşen yaprak gibi sızlar koparken, Eski sokakların, taşlı çıkmazıdır girdiğim yol. İçime işleyen gözlerin geçer hayal gecemden, Sevdamı üst üste dizsem yine yıkılır hasret duvarın, Gidişin vardı ya! Bükülerek, ardına bakmadan... Geceler gelir hasretin, geceler gider özlemin, Çiseler, durmaz rüyalarıma güzelliğin, Sesleri içine alıp giden fırtınalı yeller, Köpüklü dalgalarda çırpınır yüreğim, Hüzün fısıltısıdır uzakt

Işığı doğuran bu karanlıktır, Ayın ak saçları kavrulduğu an, Gölgeler yeniden yaşayacaktır. Dünün nefesinden kurtulur mekân.Uyanmak vaktidir diyelim farz et. Nedir ki zamana ödenen diyet? Sonsuz değil ise tükenir elbet, Dökülür incisi ömrün nihayet.

“Tek bir kelime edemem daha Şimdi baş başa kaldım, Bir huzme bir de ben. Ne sırlar saklıdır bu ışıkta” Onlar henüz açmamış birer tomurcuk. Kozasında bekleyen birer tırtıl.

Sözden Önce Onlar henüz açmamış birer tomurcuk. Kozasında bekleyen birer tırtıl. Zamanını sabırla ve umutla bekleyen birkaç genç kalem. Omega Vizyon Ajans olarak yarının yazarlarını keşfetmek ve onlara destek olmak için ‘Genç Kalemler Hikâye Atölyeleri’ düzenledik. Ortaya birbirinden yetenekli ve umut veren yazılar çıktı. İstedik ki çıktıkları bu kutlu yolda Ajans olarak yarınlara kalıcı bir eser bırakalım.

Kendi hikâyenin içine girip onu karıştırmaya hazır mısın? Üzüntülerini kahkahalara, isyanını şükre dönüştürmeye hazır mısın? Verdiklerini almaya, ektiklerini biçmeye ve cebine sakladığın hayallerini yaşamaya hazır mısın? Hazırsan başlayalım!

Ben size şifa olmak istiyorum. Bu kitap size farkında olmadıklarınızı gösterecek...

Bir zamanlar içimdeki çocuğun penceresi hep bahara doğru açılırdı. O zamanlar dünya bu kadar soğuk değildi. Herkes birbirini sevgi ile karşılar, birbirlerinin mutluluklarından kendilerine pay çıkarırdı. Eşyaların salgın bir hastalığa dönüşmediği zamanlardı bu zamanlar. Bu zamanlarda karşıdaki insanın zenginliğine göre değişmezdi üslup. İnsanın zenginliği kalbinin aynasıydı. Tencerelerin içinde pişen yemekler çeşit çeşit değildi. Lakin sevgiyle pişirilen yemeklerin tadı bir başkaydı. Odaların dar ama huzurun

Dünya!.. İnsân!.. Nefs!.. Hayat!.. İmtihân!.. Mukadder âkibet!.. Ölüm!.. Fâni dünyanın fâni insanları!.. Kabul etsek de etmesek de "kul"uz!.. Yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, uzak durmamız gerekirken tam ortasında kaldığımız bütün eylemlerin, söylemlerin, yasaklanmış cürümlerin hesabını vereceğiz!.. Hesap!.. Zor!.. « İSRÂ SÛRESİ 13 - 14) "Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız". "Oku şimdi kitabını! Bugün ken

KitapTanıtımYazısı: (Arka Kapak) Kırmızı, beyaz Şuramda zaten atıyorsun Kalbim, yetmiyor Az. Bana Rutinleri ve ritmini değiştirecek şeyi Fısılda, biraz.

KitapTanıtımYazısı: (Arka Kapak) Şimdi on yediyim, Tarifsiz bir heyecan var içimde, Deli dolu mutluluk, Bir elimde hatalarım, diğer elimde Olmayan doğrularım...

(·)ꚙ(·) Bugün buradayım yarın hiçlikte, Bugün candayım yarın toprakta, Bugün damlayım yarın okyanusum, Bugün insanım yarın Yaradan`ım… Doç. Dr. Serdar BİROĞUL

İnsan bilmediğinin düşmanıdır. İlim irfan sahibi insanlar olmalıyız. Bilim ve fen insanları geliştirir. Balık tutmayı öğren; hazırcı olma, kimseye muhtaç olma. Namerde değil merde bile muhtaç olma. Para veren hükmeder, yönetir. Para alan değil para veren insan olmaya çalış. Hep iyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.

Kitap Tanıtım Yazısı: (Arka Kapak) Hayat kapıları açıp kapamakmış, Her kapı ise farklı bir yol... Mantık yoksa da içinde, Varsın olmasın... Hangi yollarımı kapadım şimdiye kadar,Hangilerini açtım ki burada karşındayım? Ben yön verdikçe rüzgârım değişecekmiş, Gerisinden kime ne?

Yaşadıkları geçmişin ayak izleriyle doluydu. Ece’ye göre geçmiş, üzerinden geçtiği hayatları sevinçleriyle mutlu eden, hüzünleriyle duygulandıran, yaşattıklarıyla düşündüren, acılarıyla kırıp döken bir zaman yolcusuydu. O düne aitti. Nasıl olur da hâlâ yaşayabilirdi? Geçmiş Ece`nin hayatından geçerek nereye gidiyordu. Arka arkaya aklına gelen sorular serin bir esintiyle uçuşuyor, Ece`ye hayatın önemli bir sırrını yakaladığını fısıldıyordu.

Genç bir kız olarak babasız büyümesi, evde ve sosyal hayatında annesi, akraba ve arkadaş çevresi ile olan ilişkilerinde karar verme, olayları yorumlayabilme ve sorunlara karşı rasyonel çözümler geliştirebilme bakımından, belki de yenilgiye düştüğü hayatta beraberliği ve hatta öne geçebilmeyi yakalaması açısından kötü bir şans gibiydi Ümran için. Ancak çıkarcılık anlayışını hayatının başköşesine koyma, bazen duyguları bile meta olarak görme ve en çok da karşılaştığı kimselere karşı kendi hegemonyasını