O kadar güzel gözlerin vardı ki Gözlerine teslim olmamak elde değildi Hani söndü sönecek bir ateş vardır Ufacık bir rüzgar esintisi bile yakar kavurur bu ateşi Ateş yanmayı istese de istemese de Mecburdur yanmaya İşte ben de senin gözlerini gördüğüm zaman Bilmiyorum O an gözlerinin bende nasıl bir güzel etkisi oldu ki Eskiden bir noktaya dahi tahammülü olmayan, Bu kalbim O güzel gözlere beni mecbur etti.

Pelin Yıldız, küçükken ailesi ile birlikte küçük bir kasabada yaşıyordu. Günün çoğunu oyun oynayarak geçiriyor, kasabadaki serbest halde olan hayvanları besliyor, babası ile birlikte iskelede balık tutuyordu. Bunun gibi bir sürü aktivite yapmaktan hoşlanan, ailesinden bir kişinin eksileceğini aklının ucundan bile geçirmezken on bir yaşında babasının vefat haberi, derinden üzmüş ve içinde büyük yaralar açmıştı.

Efsanelerin gerçek olduğu bir hayat düşünün? Yalnız, bu efsaneler kendi kökenimize ait olanlardan. Şimdi bir kere daha düşünün ; Kendi kökeninize ait, gerçeklik payı olabilecek efsanelerin hayatınızda olduğunu düşünün. Aykız, daha doğmadan adına yazıtlar dikilmiş bir kızdı. O, son kalandı ve yer altında yaşayanlara göre yok olması gerekiyordu. Doğduğu günden itibaren eğitim görüyordu fakat bilmediği bir şey vardı. Altın Dağ’a kabulünden sonra onu bambaşka bir hayat bekliyordu. Sorularının cevabını bulabilme

Kırışık Galaksi’si, Düzgün Gezegeni’nden Dünya’mıza gelen Kaptan İno’nun maceralarına hoş geldiniz. Bu güzel mavi gezegenin deniz altı canlıları ile tanışan kahramanımız, yeni dostlarının sorunlarını çözmeye çalışıyor. Haydi! Kaptan İno ve yeni arkadaşlarıyla tanış, maceraya sen de katıl.

Doğulu bir MİT ajanının zorluklarla geçen hayatını, Ermeni bir kadına aşık olmasını ve mesleği ile sevdiği kadın arasında seçim yapmaya zorlanmasını konu alıyor. Yazıtın ileriki seviyelerinde yapacağı seçimle mesleğinde bir numara olmasını ve aşkı da uluslararası bir aşka dönüşüyor. Kitabın baş karakteri yazdığı şiirlerle ve yaptığı konuşmalara birey yaşamından toplum yapısına kurumsal sorgulamalarla geçmiş ve geleceğin analizinde ütopyasını ortaya koyacak. İç ve dış sorunları yapacağı operasyonlarla bitirm

Hiçbir çocuk kötü olarak dünyaya gelmez. Yetiştirilme biçimi, yaşadıkları, çevresi ve travmaları şekillendirir davranış ve yaşam biçimini. Dolayısıyla, kötü veya suçlu olarak adlandırabileceğimiz insanların büyük bir bölümü bu şekilde gelmez dünyaya. Daha bebekliklerinde bile gelişmeye başlar, ilerleyen süreçte nasıl biri olacağı. Aile veya kardeşler arasında konumlandırıldığı yer, okul çevresi, sosyal çevresi gibi ikili ve çoklu ilişkileri, kişinin hayatta kalma ve varlığını gösterme biçimini belirler. Kim

Bu şiirler benim güncemin yansımasıdır,hayat bir yolculuksa eğer ben bu yolculukta bir çok kez düşüp dizlerimi kanattım ve muhakkak ki bir çok kez de balonlara tutunup uçmayı başardım. Her düşüşümde bir renk kazandım. Yıllar sonra anladım ki insan ancak tüm renklerini kazandığında kendi gökkuşağını tamamlayabiliyor,siyah beyaz olan hayatını istediği renge dönüştürebiliyormuş. Şiirler yolculuğuna eşlikçin olsun ben belki sana gökkuşağını bahşedemem ama her dizlerini kanattığında yaranı sarar,yeni rengini kut

“Ben Palgita oğlu Pithana” Burası benim yurdum Bu ovanın hâkimi benim. Neşa’dan geldim Neşa’ya gideceğim Annem babam oradalar. Annemin, babamın topraklarına taşıyacağım krallığımı Ben Kral Pithana ve Kraliçe Lewa Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrıçasının yeryüzündeki gücüyüz. Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrıçasına kurbanlar verdik, şaraplar sunduk Onlar da bizi korudu. Babam Palgita’nın topraklarını alacağım Fırtına Tanrısının izniyle. Merdiven büyüğü Anitta, oğlum Hatti topraklarına sahip çıkacak.”

En dibe battığını düşünen bir genç kız. Nefes almak istiyordu ama boğazında hep bir el vardı. Görünmez bir el. Geçmişin kanlı gölgesi. İçindeki küçük kızı korkutan ve yaralayan eller. Genç kız bir mucize istedi, ilk defa kendine inanmak ve güvenmek istedi. Düştüğünde onu kaldıracak kimsesi yoktu, o yüzden kendi kalkmalıydı. Önce yaralarını sardı, ardından daha da dik bir şekilde ayağa kalktı. Annesi ona böyle öğretmişti. Şimdi annesinin savaşçı kızı olma vaktiydi. Bu hayat tamamen acımasız olamazdı değil mi

Aşk dediğimiz zaman genellikle karşı iki cinsin birbirinin bedenlerini sevmesi olarak algılanmaktadır. Bu romanda ise tene değil de ruha dokunuş var. Utangaç Ahmet ve ona eşlik eden Esin. Siz bedenleri mi seviyorsunuz? Yoksa ruhlara mı aşıksınız? Bir solukta okuyacağınıza inandığım romanımda kendinizi bulacaksınız. Aşktan bahsedince kendi kendinize dediniz: “Bu bir aşk romanı mı?” Arayış içerisinde olan bir gencin bilimin birçok dalında kendini geliştirmesi ve sonuçta utangaçlığını yenip sevdiği kıza farklı

Mucizeler gerçektir, inanırsak bunu görürüz. Ben bu dünyaya her türlü sırrı öğrenmek için geldim hepiniz gibi. İçimizde saklı olanı bilmeden aradık dört bir yanda. Çünkü bizde olanı, mucizeleri kabullenmeye yanaşmadık. Belki de hiç beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan kendi mucizelerimiz bize fazla geldi. Kendi gücümüzden korktuğumuz için, yaratmaktan, dönüşmekten korktuğumuz için ürktük ve defalarca düştük. Bize tanırının içimizde olduğu öğretilmemişti, hep bir uzaklaştırma ve başkalaştırma ile yabancılaştı

Yeşil Yeşili neden çok seviyorum bilmiyorum Doğanın rengi ya da yaşamın Doğallığın rengi olduğu için mi bilmiyorum Ama çok seviyorum Mevsimlerden baharı Renklerden yeşili Günlerden en çok seni seviyorum Bir de papatyaları seviyorum Baharın müjdecisi beyaz papatyaları Saflığın, doğallığın, sevdanın simgesi Mis gibi sen kokan papatyaları seviyorum

İnsan arayıştadır. Ve her daim bir bulamayıştadır. İnsan ait olmak istemez bir yere. Konuşlanmak istemez bir memlekete. Bunların hepsi birer zırvalamadır. İnsan hep keşfetmek ister. Keşfedilmek ister. Yeni bir duyguyu, yeni bir mekanı, yeni bir insanı ve hep yeniden sevilmeyi. İlk günkü gibi sevilmek ister. Her duygusu taze olsun ister. Acı dışında. Hüzün dışında. İçini yakan duygular dışında hep taze kalmak ister. Genç kalmak ister. Diri kalmak ister. Bir SAYE bulup dinlenip, serinlemek ister. Kimdir o Say

Elif ve Ezgi, odadaki yatağın ucunda oturmuş, kahkahalar eşliğinde sohbet ederken birden Ezgi’nin dikkatini tabletinin ekranında yanıp sönen başlık çekmişti. Arkadaşınızla bir iddia! İddianızın her aşamasını videoya alıp bize gönderin, unutmayın ki iddianın konusu iddiayı kazandığınız takdirde arkadaşınıza komik ve ilginç cezayı vermek olacaktır. Hadi durmayın, siz de başvuruda bulunun. Anında milyoner olun. *Haberin detayı sayfada…

“Gizemin sınırlarını zorlayan bir ölüm, Deepweb’in karanlık dünyasında kusursuzca gizlenmiş bir cinayet ve cesur bir cinayet masası polisinin sırları açığa çıkarmak için verdiği tehlikeli mücadele… Her şey bir oyunla başladı… ‘Kod Adı: DİİP’. Yasaların geçerli olmadığı Deepweb’in karmaşık labirentlerinde dolaşarak bir cinayetin sırrını çözmeye çalışan bir polisin, Deepweb’in derinliklerinde yolları kesişen tehlikeli bir örgütün üyeleriyle verdiği mücadeleyi anlatan sıra dışı bir hikâye… İnternetin karanlık

İçine atıldığın her karanlık mağara, yolu sana çıkan bir ışık barındırır. Seni kimin ittiğinin önemi yok. Eğer seni tanımak istersem öz geçmişine de bakabilirim rüyalarına da… Ama ben deliliğini tercih ederim. Çünkü delilik sandığın, yolunu kaybettiğinde senin elinden tutan tek gerçektir.

Uluslararası pazarlara giriş; sadece kurumsal firmaların hedeflerinde değil, küçük ve mikro işletmelerin de hedeflerinde olmalıdır. Elektronik ticaretin dünyada yaygınlaşması ve ulaşımın masa başından ya da mobil cihazlarla çevrimiçi olarak da yapılabiliyor olması, el yapımı ürünlerin satışa sunulması gibi birçok yeni bilgi elektronik ortamda artık mevcuttur. Çalışmamda Türkiye’deki her işletmenin uluslararası pazarda yerinin olması gerekliliği, ‘Bilgi’nin en önemli sermaye olduğu ve birçok işletme için yen

Âşkın Evreni, fantastik roman türündedir. Veli, deli ve dâhi üçgeninde âşkın evreni, fiziksel alemden beşerî boyuta ele alınmaktadır. Başkahraman Aysu, hayatındaki hızlı değişimler ve olağanüstü durumlar sonucunda ruhsal sıçrama yaşamıştır. Hayata bakış açısındaki değişiklikle beraber bambaşka bir hayat yaşamaya başlamıştır. Eserde Aysu’nun yaşadığı âşk ve âşkın evreni anlatılmaktadır. Eser, postmodernizm akımının izlerini taşımaktadır. Zamanda iç içe geçişler görülmektedir.

Benzerini Şolohov romanlarında gördüğüm sinematografik anlatım Rico’nun samimi ve akıcı diliyle birleşince çok lezzetli bir eser çıkmış ortaya; beni son sayfalara geldiğimde “bitiyor” diye dertlendirecek kadar. Yenilerini beklemekteyim. Nebil Sayın, Oyuncu Şahane betimlenmiş kurgusu ile Rico beni “okuyor muyum yoksa izliyor muyum?” İkileminde bırakıyor. Roman hareketli ve sürprizlerle dolu. Hikayeler, elimi kadife bir elbisede gezdiriyormuşum gibi akıp gidiyor ve gittiği yerde de iz bırakıyor. Rico’nun

19. Yüzyılın sonları… Altı yüz yıllık koca imparatorluğun son demleridir. Yurdun dört bir yanına giden subaylar… Kütahyalı Kolağası Cerrah Tabip Ahmet Hamdi’nin, vatan aşkı ile gittiği Van’da tanıdığı, Ermeni aşiretinin kızı Kudret hanım ile olan aşkının hikayesidir. “Hayatında ilk kez kalp atışı nal sesini bastırdı. Dört nala sürmek isterdi istemesine de biraz da bu anı, bu heyecanı tatmak istiyordu. Sonuçta Miralayının da dediği gibi, “Geçilen yollar çoğu zaman varılan yerden daha güzeldir.” Sonra bu dü