“Güllü, çok acılar çekti bu yaşlı bedenim çoook!. Acılardan büyük, kanlı bir duvar örüldü içime. Dokununca kanıyor, irin akıyor bu duvar… Bu yüzden yollara düştüm ben. Yaralarım yürüdükçe kapanır, yürüdükçe iyileşir, dedim kendi kendime. Yıllardır yürüyorum. Dünyanın bir ucundan bir ucuna de sen buna. İklimler geçtim, kentler, kasabalar, köyler… Çok büyük olayların içinden geliyorum ben, binlerce yaralı insan gördüm, içinde yaraları büyüyen binlerce insan, elleri gökyüzünde anneler, çaresi olmayan hastalıkl

Zincirli Ördek, şair A. Kadir Paksoy’unözyaşamöyküsünü anlattığı bir yapıt. Ama yazar aynı zamanda yaşamöyküsü ilebağlantılı olarak Türkiye’nin yakın siyasal geçmişine (1960’lardan 2000’lere)ışık tutuyor. Tıpkı Ortaçağ Avrupa’sında kilisenin halkın bilgisizliğinden vesaflığından yararlanarak varsıllaşırken halkın yoksullaşması gibi, bir Anadolukasabasında da (Darende/Malatya) benzer bir olaya tanık oluyoruz. Mülkiyetişairin büyükbabasına ait olan ama kullanımı babasına bırakılan, çocukluğununbir bölümünün g

Anadolu, kadim tarihten bu yana çeşitli uygarlıkların, kültürlerin ve inançların yer aldığı mozaik bir coğrafyadır. İşte bu mozaik yapı içinde, kökeni ta islam öncesinden izler taşıyan ve yaşatan kadim bir halk vardır ki bu da Alevilerdir.Aleviler, bugün kırsaldan çıkıp kentin ara sokaklarına girmiş ve geleneğini, müziğini, cemini yaşatmaya çalışmışlardır. Kentleşmenin getirdiği kimi zorluklara karşın, Alevilik, ulu erenlerin yaktığı çerağın ışığıyla geleceğe taşınmakta ve hep varolacaktır da. Yalnız bu var

Öğretmenler!..Ülkenin aydın insanları olarak misyonunu çok iyi bilerek, ona göre hareket etmelidir. Atatürk’ün bile sınıfta karşısında oturmadığı tek meslek grubu olan öğretmenlerin, siyasi iktidarların okul mümessili atadığı gelir geçer amirlerin (!) “Yüksek dağları ben yarattım."davranışlarına izin vermek, eğitim kurumlarını siyasi partilerin mahalle temsilciliklerine dönüştürecektir. Gücünü, bir ulusun en kıymetli varlığı evlatlarını emanet edecek kadar her haneden alıp, doğruluk, dürüstlük, erdem ve bil

Türkiye’de de susamaktan yanmak var mıdır?Ben Türkiye’yi tanımıyorum.Hatta günümüzdeki Türkiye’yi hiç tanımıyorum!Ama susmaktan yananların olması, ‘kutsal kadehi kaldıracak halk’ın ayak izlerinin var olması demektir. Teredütsüz ileriye doğru yürüyün!2017’inci yılın sonbaharında. Kore’den, Kim Jiha

Ünlü İngiliz Romantik şair William Wordsworth’ün erken dönem şiirlerinde doğaya dair çocuksu bir heyecan, insanlara dair koşulsuz bir sevgi, özgürlük ve eşitlik ülküsüne dair sarsılmaz bir bağlılık görülür. Ancak şairin geç dönem şiirlerinde bu duyguların yerini doğaya dair bir hüzün, insanlığın geleceğine dair bir umutsuzluk ve kuşku, sosyal ve siyasal gelişmelere dair bir küskünlük ve hayal kırıklığı alır. Şairin hayata bakışında bu denli köklü değişikliklere sebep olan olayların başında Fransız İhtilali

Bahattin Gemici,kırk yılı aşkın süredir Almanya'da yaşayan bir yazar olaraköğretmenliğini,yurduna olan bağlılığını ve anadili sevgisini önde tutup bir aydın sorumluluğuyla demokrasi savaşımı vererek hem yurdunun hem de yaşadığıülkenin sorunlarına kafa yoran bir değerimiz.Eğitim ve yazın alanında birçok kitaba imza atan Gemici,yenikitabında kaç kuşak geçerse geçsin bir ülkenin, dışarıdan gelen bir başka ülke insanını dünyasına katma konusunda gerekli tavrı gösterernediğini vurguluyor.Gemici yıllardırTürkçemi

Konuşan Rüzgarsa Fısıldayan Yağmur

"Buradan kalkıp gidince biz, evime yürüyeceğim sessiz sessiz. Kaldırımlardaki taşların sesinden başka ses olmayacak terk edilmiş sokaklarımda. Sokaklarım diyorum, farkındayım. Hazır o sokaklarda yürüyen bir ben varken izin ver ağzımı doldura doldura diyeyim bunu. Bir şeye de gönül rahatlığıyla benim diyebileyim. Evime döneceğim sonra. Öyle eli boş, öyle yorgun açacağım kapımı. Gülümseyeceğim karanlığa gömülü sevimsiz suretlerin fısıldayışları kafamda dönüp dururken. İsterlerse çığlık atsınlar kulaklarımı p

Bir yaratılış gerçeği olan toprak, şiirle yükseliyor ruhun derinliklerinden satırlara, yeni bir anlam alanına taşınıyor. Ve bu kitapla yeniden öyküleniyor şiirin diliyle insan. ...Aklımı toplayıp çıkına koysamKayar toprağım öyküm başlar.Sonra insanın yaşayış örneklerini veriyor Birsel Alver Yazıcı; yeni konular yanında geleneksel konuları çağcıl bir dille taşıyor mısralara annesinden beslenme geleneğini hâlâ sürdürerek...Yalansam annemin uydurduğu bi masal kadarBir varmış bir VAR…Gelip tutunduğu kent boy gö

“…Şizofreni vardı senin babanda” derdi ninesi. Hüseyin şizofrenin ne demek olduğunu anlamayacak kadar küçüktü.‘Hastaneye gidelim dediğimizde eve gelmez kaçardı. Parlarda yatarken bulurduk onu. Yağmurda ıslandığı o gün hastalandı. Menenjitten ölmeseydi delirecekti zaten’ demişti. Ninesinin sözlerini anımsayınca içi göynüdü. Dokunsalar dolmuş falan dinlemeyecek bağıra bağıra ağlayacaktı. Oğlumun rahatsızlığı babamdan bir iz olmalı, düşünceleri beynini bir pıhtı gibi tıkamıştı.”

Serpil Ebe, önce odadaki kalabalığı görünce şaşırıyor, selam veriyor sonra. Odadaki kadınlar iki duvar boyunca dizilen minderlere oturmuş bekleşiyorlar. Entarileri kırmızı, turuncu, sarı renklerle dolu. Gaz lambasının soluk ışığında görünen bu yüzlerden kimi genç, kimi kırışık, kimi yorgun kimi durgun. Sanki hepside sancı çekiyorlar gebe gibi." Seni Ben Doğurtayım "Umutlarını yitirdiği bir kış ayında, yavaş yavaş dereye yürüdü Nazi. İndi aşağıya, biraz su vardı derede, Çamurlara bata çıka yürüdü. Sonra tarl

“Gönüllü, uluslararası, üniformalı bir gençlik faaliyetidir.” diye tanımlanır izcilik.Çeşitli yaş gruplarındaki çocukların ve gençlerin zihinsel, bedensel, sosyal ve ruhsal gelişmelerine katkıda bulunulur yapılan faaliyetlerle. İşte bu kitapta Rüzgâr Obası’nın geçirdiği bir kamp dönemi anlatılmaktadır. Kampta dostluklarını pekiştiren, yardımlaşmayı öğrenen, ilk yardım dersleri alan, pusula yapan ve gemici düğümü atan yavrukurtların maceralarına yer verilmektedir.İnternet ve cep telefonları olmadan kısaca te

Bu çalışma, Paris Biblotek Nationale’de Supplement Turc 242 numarda kayıtlı Mehmed Su’ûd^î Efendi tarafından 1582’de kaleme alınmış Metaliü’s-Sa’ade’nin transkripsiyon ve günümüz Türkçesine aktarılmış şeklini içermektedir. III? Murad’ın kızı Fatma Sultan’a sunulmuş olan eser, temelde, yıldız-nâme, tabir-nâme, ihtilaç-nâme, ayın evreleri, gezgenlerin konumlarının iklim ve yaşam üzerine etkilerini gösterir tablolar, daireler, fâl-nâme ve tılsımlar…içermektedir.

Bahattin Gemici Almanya'da ilk ve ortaokullarda 36 yıl öğretmen olarak çalışan, çocuklanmızın eğitim sorunlarıyla iç içe yaşayan, Türkçemiz ve eşit haklar için mücadele eden Ankara 1 Hasanoğlan Öğretmen Okulu mezunu bir eğitimci.Öncelerde 15 kitabı yayımlanan yazar "Çocuğunuzun Başarısı Sizin Elinizde" adlı yeni kitabında Türk çocuklannın eğitim sorunlanna eğiliyor; çıkış yolları gösteriyor, çözüm önerileri getiriyor.Eğitimin çocuğu sevmekle ve ona örnek olmakla başladığını belirten yazar, bu kitabında çocu