Yüce Allah, sır ve hikmet dolu bir kelâm eyledi; bu fânî gurbet âleminde ne yapacağını şaşıran insanlara ışık tuttu. Vuslata yüz akıyla dönüş yolunu gösterdi. Hayatı, tekrar cennet iklimine mazhar edecek bir mahiyet ile tanzim etti. Unutana hatırlatma, gaf­lete dalana îkaz, uyuyana uyandırıcı bir sabah nûru, koşturana hız, gözlere fer, gönüllere hüner lutfetti; âdetâ bütün sonsuzluğu bir noktada seyrettirdi. Bu kelâm; Peygamberlere gönderilen suhuf­lar oldu, kitaplar oldu; en son olarak da Kur'ân­ı Kerim ol

Şüphesiz kimilerince XVIII ve XIX. Yüzyıl Aydınlanması olarak kabul edilen dönem, C. Darwin'den ilham alarak bilime ait birçok disiplinin Evrim Teorisine göre biçimlendirildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemin ideolojik kalıplarının dışına çıkmayı başaramayan birçok tarihçi, sosyolog ve iktisatçı; sosyal bilimlerde de benzer bir nazariyeyi benimseyerek dinleri bu katı ideolojik perspektifleri içerisinde ele almışlar, mukaddes metinleri ve uyarıcı peygamberleri âdeta yok saymışlardır. Bu durum, dînin ve din ta

Her medeniyet, kendi insan tipini vücuda getirir. O insan tipi de, mensup olduğu medeniyetin sıfat ve karakterleriyle âhenk arz eder. İslâm medeniyeti, insanlık tarihinde bir kere ulaşılabilmiş bir zirvedir. Bunun sebebi, beşerîfıtratın, ilâhîilim, irfan ve hikmetle teçhîz edilmiş olmasıdır. Yani o toplumun güzîde insanları, nefsânîproblemleri bertaraf ederek, gönüllerini, hakikîilim ve irfân ile mezcetmişlerdi.

Aslında rahat bir zamanda değil, mânen zor bir zamanda yaşıyoruz. Belki imkânlar itibarıyla rahat, fakat; bir yanda televizyonun menfî filmleri, bir yanda mâne­viyatların yaprak gibi savrulduğu müteverrim internet sokakları, bir yanda nefsâniyeti tahrik eden modalar ve bir yanda insanları uzaktan kumandalı oyuncaklar gibi sürükleyen reklâmlar... Yani; sayısız mânevî tehlike ve nefsânî tuzaklar itibarıyla oldukça zor bir zamandayız. En küçük bir rehâvet, gaf­let girdaplarında taze dimağların felâketlerine se

Selâm Cenâb-ı Mustafâ'ya O j Gelmeden ve Gelince Hilye-i Şerîfe Aşk Kasîdesi Hazret-i Peygamber'e Arzıhâl Mahcûbum Yâ Rasûlâllah! Ravza-i Mutahhara Hazret-i Bilâl'in Ezân Bu Yüz Yalan Söylemez! Nebiyy-i Muhterem'in Bir Günü Vedâ Hutbesi Hâfızın Tâcı Muhteşem Süleyman Muhteşem Süleymâniye Ana Borcu... ve şiirler

Şair SEYRÎ/ M.Ali EŞMELİ'nin Kaleminden; 1001 Beyitle... Hazret-i Peygamber'in Mübârek Sûret ve Sîreti...

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin Şahsında; Sevilen Bir Eğitimcinin Vasıfları Efendimizin Eğitim Usûlleri O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- NASIL ÖĞRETİRDİ? Tek Başına Bir Okul: Anne Sâliha Hanımın Vasıfları Rehberlere Rehber Bir Eser...

Ayla AĞABEGÜM'ün Yüzakı Makaleleri kitaplaştı. MISRALARLA KONUŞSAK... Ayla AĞABEGÜM; âdâb-ı muâşeretten mimarîye, lisandan televizyon programlarına... toplumumuzun meselelerine Yûnus nefesiyle, mısralarla konuşarak çözüm bulmayı teklif ediyor.

Hazreti Ali buyurur: Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zira bedenlerin yorulduğu ve zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur. İnsanları, düşündürücü hikmetli sözlerle ikaz edin ki, kalpleri huzur bulsun.

Sımsıcak bir muştu olsun, gönle düşsün cemreler, Bir bahar bahşet ilâhî, rahmetinden bir bahar... Yemyeşil yurdumda tekrar gezse Yûnus Emreler, Bir bahar bahşet ilâhî, rahmetinden bir bahar...

Allah teala, zat-ı Uluhiyeti'ne kul ve Habib-i Edibi'ne ümmet olanları sever. Sevgi itidal derecesini geçince ona aşk denir. Aşığın alameti ise, maşukunun yolunda her şeyini fedaya hazır olmak, her şeyini tereddüt etmeden feda etmektir. İrfan ÖZTÜRK Hocaefendi'nin kaleminden; İbretli hâtıralar... Hikmetli menkıbeler... Sohbetler ve tavsiyeler...

Şiirin klâsik ve değişmez âhenk unsurları olan aruz ve hece vezninden ayrılmayan şair Seyrî, şiirde bilhassa nat geleneğinde titizliğin, ince işçiliğin ve edebin altını çiziyor. Kitapta nat geleneğimiz üzerinde güzel bir makale de yer almakta. Bu kitap; Efendimizi tanımak, okumak Onun muhabbetiyle buluşmak yolunda sevdiklerinizle paylaşabileceğiniz EN GÜZEL eser...

Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocamızın sohbetlerinden derlenen ve Yüzakı'nda yayımlanan makalelerinden oluşan kıymetli bir eser

Yüzakı Yayıncılıktan yeni bir şiir kitabı daha... Celil mahlâsını kullanan yayın kurulu üyemiz şair Halil GÖKKAYA yeni bir şiir kitabıyla okuyucularına sesleniyor. Yedi bölümde yetmiş yedi şiirin bulunduğu eser, şairin ifadesiyle çeyrek asırdır üzerinde çalıştığı, emek ve ilham mahsulü şiirlerden bir seçme... Kitabın ismini şöyle açıklıyor şairimiz: Benim Değil... Bu şiirler benim değil, bütün şiir sever halkımızındır... Gül kokulu Türkçemizindir. Hepsinden öte bu şiirler Rabbimizin ilhamıdır, nâçiz

Ezelde sunulan «Muhabbet ve Mârifet» kevserini gönüllerimize ikram eden özel bir eser…

Şiirlerini aruzla kaleme alan Harun ÖĞMÜŞ’ün ilk şiir kitabı Hak’tan Hediye nihayet şiirseverlerle buluşuyor. Ben câm-ı Cem’in bitmeyecek tortusuyum, Ben gamlı gönül yollarının yolcusuyum, Ben gülşen-i hüsn ü ânı ihyâ edecek Mecrâsı gönül içinde bir katre suyum… diyen şairin bu kitabında divan şiiri tarzının hemen hemen her türünde birbirinden güzel şiirler bulmak mümkün. Aynı zamanda şairimizin birkaç şiirini de bestelemiş olan merhum Çinuçen TANRIKORUR’un 1999 senesinde şairimiz hakkında yazmış olduğu

Bilhassa İstanbul üzerine yazmış olduğu şiirleriyle tanıdığımız Ekrem KAFTAN’ın dördüncü şiir kitabı “Sebebi Sensin” Yüzakı kitaplarının arasında yerini alıyor. Kâfî mahlâsıyla hece şiirleri kaleme alan şairimiz kitabına: Bir seni sevdim ey gül, âlemde yâr diyerek Seni sevmek ömrümde yegâne kâr diyerek Döktüm nice gözyaşı, çektim nice elemler Bekledim kışlar boyu bahar bahar diyerek… mısralarıyla başlıyor ve kitap boyunca bizi zengin şiir âleminde keyifli bir yolculuğa çıkartıyor.

Gün Doğarken isimli şiir kitabıyla tanımış olduğumuz Halil GÖKKAYA’nın ikinci şiir kitabı Gün Ortası altı bölümden oluşuyor: Mutlu Olurum, Akşam’dan Akşama, Dört Ufuk, Umutların Rıhtımında, Yumak Yumak, Şiir Saatinde. Başlarken: Her işte birer besmele çeksem yücelirdim, Hak uğruna gözyaşları döksem yücelirdim. Dik başla eşikten geçenin hâli harapmış, Ön safta Halil, boynumu büksem yücelirdim. diyen şairimizin yirmiye yakın şiiri muhtelif sanatçılar tarafından bestelenmiş bulunuyor. İşte bunlardan bazılar

Allah Rasûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem- Efendimiz’i tanımak O’nu satırlardan okumaktan ziyade, gönüllerden okumakla mümkündür. Yani nebevî ahlak ile ahlaklanmış, takva ehli alim ve ariflerin gönül âlemlerinden feyz ve rûhaniyet alarak okumak îcab eder.Bir mü’min O Güller Gülü Sallallahu Aleyhi ve Sellem- karşısında manevî duyuş, heyecan ve ürperişlerini derinden hissettiği ve O’nun gönül dokusundan nasîb almaya başladığında, O’nun şahsiyetine ram olur ve O’nun muhabbetinden lezzet almaya başlar.