Yediden yetmişe ailem, arkadaşlarım ve dostlarım eski para, renkli cam kırıkları, boncuk, renkli pişmiş toprak parçacıkları gibi tarihi antika gibi ne bulurlarsa, ister bedava, ister para ile, kesinlikle kaçırmadan alıp bana gönderirler veya kendileri getirirlerdi. Eski şeylere olan aşırı merakımdan ötürü çoğu zaman küçük yeğenlerim bile cadde kenarlarından topladıkları siyah - beyaz çakıl taşlarla ceplerini doldurup bana getirirler ve ben de bu taşları ellerinden aldığım için çok sevinirlerdi. Bir gün köyd

Derinlik Deliliği adlı romanıyla kendine edebiyatımızda özgün bir yer açan Yasemin Eğinlioğlu, bu defa, hayatın el değmemiş alanlarından ve sırları kendi içinde saklı anlarından damıttığı öykülerle karşımıza çıkıyor. Kadın ve erkek dünyasının gizli labirentlerinde yaşanan sarsıcı duyguları, adı konmamış aşkları, hüzünlü mutlulukları, komik trajedileri, mantığın düşlerle dansını içtenlikli bir edebiyatla görünür kılarken, insan olmanın ve yaşamanın yol açtığı ortak yaraların kabuklarını da kanatmadan kaldırı

Beş farklı öykü, beş farklı insan ve beş farklı ölüm... İhtişamlı hayatları ile göz kamaştıran insanları sıradan insanlarla bir araya getiren tuhaf rastlantılar. Cinayetlerin perde arkasına saklanmış, asıl suçlunun kim olduğunu sorgulatan, baş döndürücü gizemler. Akıcı anlatımıyla son cümlesine kadar okuyucuyu peşinden sürükleyen ve asıl şeytanın içimizde olduğunu bize gösteren çarpıcı serüvenler. "Yeni nesil gazeteci aday adayı ve yarı zamanlı stajyer olarak işe başladığım günden bu yana iyi bir haber bul

68 kuşağından, ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu. Mimarlığın yanısıra fotoğrafçılık, yayıncılık, antikacılık yaptı. "Yaşamın kendisi bir öykü iken, dahası herkesin yaşamı birer öykü iken, öykü yazmak da neyin nesi?" diye düşündü. Sonra, yazılmayan öykülerin yazılanlardan çok olduğunu düşünüp, kendisini öyküler yazmaktan alıkoyamadı... "Ne zamandır öykü yazmak istiyorum... Zaman zaman gördüklerime, duyduklarıma, izlediklerime ilişkin küçük notlar alıyorum. Başımdan geçen ilginç konularla ilgili notlar aldığ

Ertesi gün Ejder okula gittiğinde her zamankinden daha neşeli ve mutluydu, üstelik o gün antrenmanı yoktu ama arkadaşlarına anlatacağı çok şey vardı. Onlara stadyumun farklı bir dünya olduğunu anlatırken gözleri parlıyordu, özellikle yeşil çim sahada futbol oynamanın ne kadar keyifli olduğundan bahsediyordu. Gençlerle oynadığı futboldan, Kaptan Ali ile yaşadığı tartışmaya kadar her şeyi anlattı. Arkadaşları Ejder'in anlattıklarını dikkatle dinliyordu çünkü konu futbol olunca o sözü kimseye bırakmıyordu. Top