Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 103 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Rüzgârın uğultusu, son köpeğin telaşlı adımları, kuzeyde kırık bir şimşeğin sessiz resmi, uykusu bölünmüş bir tarla faresinin kuşkuyla çevresini koklayışı, uçamayan bir kuşun ötüşü, buzlaşmış karın hışırtısı ve az ötede ince, öfkeli bir ses; çocuk sesi: ...Ba-bam tö-rö-ist be-nim. Ba-bam öldö-recek seni... İstanbul öksürüyor, Taksim'de barikatlar... Cümle isteyen GV, dağınık yatak, eksik defter, Leyla Sayar afişi, Marilyn kapıya gelmiş, Ahmet Abi Zinar'la konuşuyor. Serap sorular soruyor. Cihangir'de bir a
209 TL.
Tükendi
Anlatılan her şey gerçeğin bir eksiğidir; ya da beş altı fazlası. Sahiden olanı on ikiden vurmak imkânsız bir şey. On ikiden vurup ne yapacağız, o da ayrı konu. Yine de içimden bu hikâyeyi olduğu gibi anlatmak geliyor şimdi. Akşam çökünce kaybolan ışıklar, tavuk didenler, önceden ıslatılan pirinç, avuç içi kadar ev. Bulutsu eller, Haylayf Plajı'nda bir bahçe katı. Nurhayatın kirpikleri, Nurhayat'ın diyorum, badem gözleri... Ayykıraca nehesimm kalvasa vileee, elleri ızanır ıldığınn yereee... Önündeki boşluğu
123 TL.
Tükendi
O kadar çirkin ve yassıydı ki, mecbur kalıyor, gözünün ötesiyle bakıyordun soytarıya. Zila'daki ışık aşkını falan görmeye başlıyordun. İnsan aşkını, muhabbet aşkını, temas, meşk, hayat, uyku aşkını falan. Gördüklerini görmeden bakıyordun mecbur, o zaman da Seher'i falan görüyordun; Seher'in rahmindeki İrfan aşkını, kalbindeki Berna aşkını, Berna'daki Veysel aşkını, Veysel'deki Bayram aşkını, Edip'teki Kenan aşkını, Hayri'deki Şengül Abla - Yılgör Abi aşkını, Deccal'daki intikam aşkını, Uğur'daki Deccal aşk
231 TL.
Dili kötü kullanan bir yazar yerilmeli ama iyi kullanan övülmemeli. Dili iyi kullanmak yeter şarttır çünkü. Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Çocukluğunun elinden tutmayan kişi hiçbir yere gidemez. Az konuşan, konuşmamayı tercih eden, kendini yeryüzüne susmaya gelenlerden sayan bir yazarın söyleşileri. Hasan Ali Toptaş, şeytanın dürtmesiyle romana başlamasını, taşra kasabalarını, sinema salonuna kaçak giren çocukları, saklı hikâyeleri, türlü kederleri,
21.76 TL.
Tükendi
Ayhan, Zaferi arıyor. Issızlığın Ortasında romanının ertesindeyiz. İskenderun gibi büyülü bir şehirde. Ayhan, yine hatırlıyor, intiharı düşünüyor, arkadaşını soruyor. Gece, günbegün koyulaşıyor. Devrime inananlar ve inanır gibi görünenler. Parayı konuşanlar, mağluplar ve debelenenler. Nemli gözlü kadınlar, türlü hoyratlıklar, hayatın bitmez tükenmez pisliği Mehmet Eroğlu, devrimcilerin büyük romanını anlatmayı sürdürüyor. Kaderini, memleketin kaderiyle bir gören, hayatını ancak ve sadece kurtarıcılıkla anla
209 TL.
Tükendi
Memurun tek sığınağı devletidir. Memur çocuğunun devleti de yoktur. Devlet o soğuk umursamazlığı ile dönüp bakmaz bile sana. Hiçbir yere gidemezsin, hiçbir yardım alamazsın. Öyle yetiştirilmişsindir ki, sokakta bir limon bile satamazsın. Bu yüzden dünyanın en zavallıları, bir yere tutunamayan, üstelik yapısı nedeniyle tutunma şansı pek olmayan memur çocukları, orta sınıf çocuklarıdır. Hayat güzelken, gençken... Arnavutköy ve Bebek... Elvis, Its now or neverı söylüyor. Beyazıtta nümayişler var, 27 Mayıs oluy
44 TL.
Tükendi
Kürar: i. Felç olma hali, curare; hareket edememe ama hissetme, refleks gösterememe. ii. Güney Amerikada avcıların oklarına sürdükleri felç edici zehirli bitki. Kızılderililerin kullandığı zehirli ok atan boru. iv. Kasların asetilkolin reseptörlerinin bloke olması. Sesler, söylenceler, günah ve sevap. İnsandan insanlara doğru kötülüğün kokusu, nedir mutluluk? Bu dünyaya kan taşıyan kediler ve fareler. Saplantılar, bıkkınlıklar, kör jilet, sahildeki viyolonsel, baldıran otu. Melike Uzun, iyilikle kötülüğü
102 TL.
Tükendi
Acıya dayanacak kadar güçlü olduğumu düşünmüştüm. Garip ama gerçek; aslında acısız yaşayamıyoruz. Çünkü bilgi ve gerçeğin asıl kaynağı olan acı, varlığımızın farkına varmamızı da sağlıyor. Bizi sahici kılıyor. Yansız akıp giden, hayat denen saçmalık. Bitmek bilmeyen, kötü geçmeye kararlı yıllar. Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek. Neden komünist olmadığını anlamış değilim. Kim bu Barış Utkan? Yorgun gemiyi kucaklamaya hazır bir liman bulmalı. Aşk, insanı uyumlu ve erdemli yaparmış. Duru ve gizemli, Bot
282 TL.
Tükendi
Handan bakındı bakındı, Yumurta alayım, dedi. Ama az olsun. Taze olsun, dedi. Nasıl olsa burayı öğrendim. Gelir taze taze alırım, dedi. Sen gel tabii. Senin gelmediğin dükkânın ben anasını satarım. Sen gel tabii. Senin almadığın yumurtayı ben yere çalarım. Sen gel tabii, ben tüm Yozgatı bırakır tüm malı sana saklarım sultanım, diyemedim. Her zaman, dedim. Her zaman bekleriz. Her işin ivilini civilini bilen esnaflar, Çamlığa çıkan, Yozgata yukarıdan bakan âşıklar, öpçe bebeler, sesi kılavlı, öyle ataşlı öyle
141 TL.
Tükendi
Kulağıma durmadan yürü diye fısıldayan, gittikçe uğultuya dönüşen, menşei belirsiz bir ses çalınıyordu. Gökyüzü pusunu üzerime kusuyor, beni yutmaya yelteniyordu. Boyun eğmek, geri dönmek yoktu. Yolu bir çaprazına, bir dikine dilimledim. Sonunda bitap düşüp bir merdivenin başında durdum. Çöksem olduğum yerde uyuyacak, soğuğun ikide bir dürten dikenli ellerinde yığılıp kalacaktım. Artık bir evim yoktu ama bir okulum vardı. Ailemi yeni arkadaşlarımdan kuracak, atanmışlarla değil, seçilmişlerle mutlu mesut yaş
149 TL.
Bugün ölecek miyim? Öleceksem hazırım; cümlem dudaklarımda. Sıra son söze geldiğinde insanın mutlaka söyleyecek bir şeyi olmalı. Benim sözlerim, İçtim, hem de çok içtim, olacak. Hayatımı boşuna harcamadığımı bundan iyi ne kanıtlar? 1998 ve 2003, Karaburun... İki ayrı yaz, iki kadın, uzun ve yaralayan hatıralar. Suçsuz bellek yoktur. Tabur defterine kim kaydedildi? Birazdan sarhoş olacak Kuzey Erkil mi? Mutluluktan daha görkemli olanı arayan Şafak mı? Sevdiğine değil onu en çok sevecek olana giden Çiğdem mi
198 TL.
Tükendi
Her gün pek çok şey bekliyordum; gelmek bilmeyen otobüsler, randevusuna geciken sorumsuz arkadaşlar, bir türlü demlenmeyen çay, zamanın yavaşladığı sıkıcı dersin bitimi... Fakat daha önce annem hariç herhangi bir kadını özlemle beklemişliğim yoktu. Sesi rehavi makamında bestelenmiş bir Gizem vardı. Fesleğen kokusu, Galata Kulesi'nin gölgesi, şekersiz çay, sutyen askısının laciverdi, martı sesleri... İlahiyat okumaya gelen çocuğun başını döndürdü... Âşık, maşukadan başka her şeye kör olandı. Sonra Lâl çıktı
31.5 TL.
Tükendi
Dünyanın değişmeyen yanında olmaktan, geleceği güzelleştiren rüyalar görmekten ve vazgeçmemekten mutlu, dakikalardır hasır bir sandalyenin üstünde, sanki kımıldarsa her şeyi yitirecekmiş gibi soluk almadan oturuyordu. Sürgündeydi, buraya yüreğinin peşinden gelmişti.Hiçbir şey değişmemişti. Çok şey değişmişti. Bir yanında 1969, diğer yanında 1991. Eski fotoğraflar, silinmeyen hatıralar, alışkanlıklarının kozasında yaşayan yorgun erkekler ve fedakâr kadınlar, yarım kadehler... Öfkesini, korkusunu, zekâsını ku
315 TL.
Tükendi
Geniş düzlüğün sonuna geldiklerinde Nevres, aslında bir dağın zirvesinde olduklarını, gidecek yer kalmadığını, az ileride doruklarında vahşi kuşların döndüğü başka bir dağın yükseldiğini gördü. Hiçbir dağ bitmiyordu işte. Tam zirveye ulaştığına inanmışken bir başka dağ dikiliyordu önüne. Nasıl yapacağını, birbirinin içinden çıkan dizi dizi dağı aşıp aşamayacağını, dahası artık bunu isteyip istemediğini bilmiyordu. Ömründe ilk kez yılmış, başladığı bir işin sonunu getiremeyeceğini hissetmişti. Bir yeni dinin
193 TL.
Tükendi
Bir çift ölü göz gözlerinin içine dikilmiş, öbür dünyadan buna bakıyordu sanki. Ve ne kadar kibar konuşuyordu ölü. Kılığına bak, ya otopark değnekçisi ya durak kâhyasıdır derdin; yüzüne bak, melek midir nedir; gözüne bak, ölmüş de haberi yok yazık; hiçbir yerine bakmadan sırf dinle, haber spikeri. Ve de ne kadar âşinâ geliyordu Allahım. Ve maalesef nasıl da ürpertiyordu. Deccal olmak, melek olmak Ölü olmak, diri olmak Hasta olmak, sağlıklı olmak Erkek olmak, kadın olmak, eşcinsel olmak, başka cins olmak (Bi
285 TL.
Tükendi
Haw
Belaydık. Bitirimdik. Tuttuğumuzu koparırdık. Bazen ödlek kedilerin peşine düşerdik. Nefes nefese kaçacak bir delik ararlardı. Bazen de sokak sokak gezer, Ne geçiyon la burdan, diye korkuturduk yabancıları. Betleri benizleri atardı. Onların deyişiyle, itin götüne girmiş gibi olurlardı. Sonuçta insanlarla aramızdaki mesafe açılır ve kimse bir şey vermezdi bize. Onun adı Mikasa. Melsanın âşığı, uzun ince gövdesi, siyah benekleri var, güzel de bir burnu. Makam Dağının, Papaz Gölünün adını biliyor. Güneylilerle
180 TL.
Tükendi
Doğaya, başka canlılara duyarlı, modernizmin hızından, tüketimin hırsından haz duymayan, hiyerarşiyi reddeden, yeni bir küresel kültür gözümüzün önünde doğmakta. Ardından türümüz uygarlığında yeni bir döneme girilecek. Teknolojideki hızlı dönüşümler gibi, içinde yaşadığımız tarih de eskisine göre hızlı değişiyor. Yeter ki, düzenin kalıcılığına koşullanmamızdan silkinebilelim.Sadece ihtiyacımızı gidermekle yetindiğimiz avcı-toplayıcı günlerimizden, kullan-at toplumlarına geldik. Bilim ve teknikteki ilerleme
225 TL.
Tükendi
Bu güzel ve kendini beğenmiş adamla yan yana yürümek, onun bir ay önceki karşılaşmalarını unutmamış olması... Yüreğinde şakıyan kuş kanatlandı, hafif kızaran yanaklarına kondu, iki tel beyazı dün akşam kopardığı saçlarında uçuştu, durmadı yerinde, kanatlanıp gözlerinde titredi, dudağındaki gülümsemeye kondu.Beyaz örtülü lokanta masaları, zeytinyağlı yeşil fasulye, ada sahili, yağmurlu akşamlar, masallar... Dağ ve ekşimek kokan uzak akrabalar... Ne olduysa Lodos yüzünden oldu. Orta yaşlı kadınlar, boşanmışla
29 TL.
Tükendi
Hayat mutlu olmak içinmiş! Benimki mutsuzluğuma alışmaktan ibaret. Eğer hayat ölümümüze doğru akan, uzunluğu belirsiz bir ırmaksa, bana ait olana hiçbir kolun bağlanmadığını da söylemeliyim. Yakın, çok yakın bir zamanda, İstanbuldan bir yozlaşma manzarası. Zenginlerden nefret edenlerin kurduğu tuhaf bir kulüp... Babasına benzemek istemeyen Umut... Geride, derinlerde Vahit ve Hayalet! Acı çeken ve acıyı görmeyen kadınlar, erkekler ve diğer mahluklar... Geçmiş denen büyük yenilgiler, gelecek denen belirsizlik
234 TL.
Tükendi
Yağmurlardan artakalmış bir taşra şehriydi. Sular, çer çöp ne bulduysa getirip sağa sola rastgele bırakmış, toprağı çizik çizik oymuş, bir sürü irili ufaklı taşı ortaya çıkarmış, sonra geride koyu bir hüzün, iç sıkıntısı, donuk kül rengi bir gökyüzü bırakıp gitmişti. Yağmurla birlikte insanlar da, hayat da çekip gitmişti şehirden sanki. Bademliğin altında, tepenin dibinde, ergenliğin derinlerinde bir yer... Taşra otobüsleri, dağın kışı, ormanın gürültüsü... Çökelezin Kadir, bizim İlhami, Salih Kalfa, Çapar
155 TL.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 103 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3