Evet, bu bir yemek kitabı. Ancak amacım sizlere yalnızca yemek tarifleri vermek değil, aynı zamanda bilinçli beslenmeden, toprak ananın doğal ritmine, yani mevsimlere göre diyetimizi ayarlamaktan, ne yersek ve nasıl hazırlarsak daha sağlıklı olacağımızdan, diyetimizdeki doğru ve yanlış besinlerden ve üzerinde yaşadığımız dünyanın geleceği için nasıl daha duyarlı olabileceğimizden söz etmek. Bölümler arasında, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinlere, satın alırken dikkat etmemiz gereken kurallara, hangi mevsim

Yaptığım her işten ayrı keyif aldım ve her kitabımı ayrı sevdim, ancak tahmin edersiniz ki [2002de yayımlanan] ilk göz ağrım Mevsimlerle Gelen Lezzetlerin yeri hep ayrı oldu. O zaman belki toplumumuz için biraz erkendi bu tarz bir yemek kitabı yayımlamak. Oysa bugün artık deniz tuzu sadece süpermarketlerde değil baharatçılarda dahi bulunuyor, sağlıklı beslenmenin önemi hepimizin diline pelesenk olmuş durumda. Yine de bunca konuşulmasına rağmen hâlâ bu konudaki bilgilerimizin sığ olduğunu söylesem bana kızma

Tadı damağımızdan gitmeyen "batna cila" çorbaların... Sirkelerin, sarmısakların... Artık bulunmayan, her mevsime ayrı Boğaziçi balıklarının, özellikle Boğaz´ın kralı Lüfer´in, kaybolan uskumrunun, çirozun... Artık bir daha geri gelmeyecek eski lokantaların, Deli Hafız´ın, Abdullah´ın, Konyalı´nın, Pandelli´nin, Avcı´nın, Hüdadad´ın, Borsa´nın, Liman´ın, Fettah´ın... Her çeşit ekmeğin, francalanın, eski Ramazan pidelerinin, Mandra´nın sıcak sandviçlerinin... Tadı bugünkülere benzemeyen ayranların, gazozların

"Kadehten küçük bir yudum alınıp dilin üst arka tarafında damak boşluğunda hapsedilir. Kadeh yerine bırakılıp sağında duran su bardağı alınır ve hapsedilmiş olan rakı bu suyun yardımıyla boğazdan aşağı gönderilir. Ardından hemen bir küçük lokma mezeyle ağıza yeni bir lezzet tanıştırılır. Bu işlem öyle muntazam aralıklarla devam ettirilir ki saatte bir tek ya da bir buçuk tek rakı içerek akşam saat sekizde oturulan bir dem masasından tam gece yarısı yarım ya da dörtte üç ufak rakı içerek ve sarhoş olmadan bo

Yemekte aşk olduğunu keşfettim, başka hiç bir yerde kalmamış olsa da. Sindirim sistemim dayandığı sürece bu aşkın peşinden gideceğim. "Ernest Hemingway birçok yönden bir kaşifti. Farklı ülkelerde yaşadı, aylarca evinden uzaklarda dolaştı. Aynı zamanda hem kendi hayal dünyasında hem de yarattığı kahramanlarının imgelemlerinde derin yolculuklar yaptı. yeni coğrafyalar, deneyimler ve insanlar için durdurulamayan bir iştahı vardı. Her ayrıntıyı büyük bir ustalık ve kavrayışla izleyen bir doğa tarihçisi gibi.

"Unutma bizi" dolmasının nerelerde yapıldığını Yenirken çıkardığı sesle G. B. Shawu dehşete düşüren sebzeyi Hangi bitkiyi geçmişte yalnızca din adamlarını toplayabildiğini Berberi kadınların hangi meyveyle fal baktığını Kahveye "Müslümanların şarabı" dendiğini Bademle mandolinin arasındaki bağlantıyı Avusturyalılar'ın kendilerine ne zaman "ceset ziyafeti" çektiğini "Boğa Penisi Çorbası" içilen lokantanın hangi ülkede olduğunu Hangi balığın buzdolabından dışarı sıçrayabildiğini Sofraya leziz bir yem

Pommes de Terre Frites-Sütlü Ekmekçiler-Hasan Pastası-Müfit Pastası-Falafet-Moulles Mariniere-Perde Pilav-Canard a l´Orange-Carbonnade de Boeuf-Coquille St Jakques-Peynirli Sufle-Rokforlu Kiş-Zengeron-Langue de Chat-Vişne Şerbeti-Silvia´nın Risotto´su-Çılama-Balkabağı Böreği-Kaymaklı Baden Ezmesi-Demir Tatlısı-Joan´ın Tatlısı-Server Paşa Tatlısı-Duxelles-Çilek Dondurması 1-Çilek Dondurması 2-Vanilyalı Dondurma 1-Vanilyalı Dondurma 2-Vanilyalı Dondurma 3-Şeftali Kremli-Fındıklı Dondurma-Çikolata Soslu Vanily

Bu kitap bir anne-kız çalışmasıdır. Yıllar boyunca, iki kızıyla, aynı projenin içinde, ortak bir heyecanı paylaşma hayali olan bir anneyle, böyle bir ekibin hevesli ve olmazsa olmaz birer u¨yesi olan iki kızının çalışması Bize göre mutfakta, sonsuz malzeme ve onların birbirleriyle sonsuz kombinasyonları vardır. Bu sonsuz kombinasyonun kapsadığı sos konusuysa derin, detaylı ve es geçilemeyecek kadar lezzetli bir konudur. Büyük Sos Şöleni, kısaca, bir Madem bulamıyoruz, o zaman kendimiz yazalım kitabıdır. Üç

Colette Rossant, Amerika´da yerleşmiş, eşiyle New York şehrinde yaşayan, ailesinin bir yanı Mısır´lı Yahudi, bir yanı Fransız, çok güçlü yemek geleneklerinden beslenmiş biri. Daily News de sürekli bir köşesi sekiz yemek kitabı ve bu konuda yayımlanmış sayısız makalesi var. Hikayesi vapurdan inerken duyduğu ´simit´ sesleriyle Kahire´de başlıyor. Hareketli bir şehir, kalabalık bir aile, kocaman bir ev, o evde pişen yemekler, mutfaktan gelen kokular, pazar seferleri, ayıklama, pişirme, kaçamak atıştırma faa

"Sofralarımızda hep dengeli beslenmeye dikkat edilirdi. Nakışlı, kolalı keten örtülerle ve peçetelerle özenle hazırlanırdı sofralarımız. Genelde günlük mönülerimiz bir çorba, bir etli yemek, bir zeytinyağlı, bir de tatlıdan ya da meyveden oluşurdu. Konuklarımız olunca bunlara birkaç meze de eklenirdi ama hiçbir zaman aşırıya kaçılmaz, çeşitlerimiz artmazdı. Kitapta görüleceği gibi yemeklerimizin bir çoğu hazırlanması zor olduğu kadar bugün mideler için de ağır yemekler. Bu kitabı hazırlarken çocukluğumdan a

"Eskiden olsaydı bu kitabı genç ev hanımlarına ithaf ederdim ama şimdi görüyorum ki genç 'ev erkekleri' de hanımlar kadar mutfağa meraklı ve öğrenmeye hevesli... Zaten, kitabımın bilhassa yemek yapmaya hevesli gençler için yararlı olacağını düşünüyor ve umuyorum. Ama sanıyorum, meraklı ve deneyimli mutfak dostları da bu kitapta kendilerine uygun tarifler bulabilecekler, çünkü sadece özgün Ege yemekleri değil, birçok yabancı ülke, özellikle de uzun süre yaşadığım (eski) Yugoslavya mutfağından değişik tarifle