Bu kitap, Prof. Dr. Ahmet Coşkun Özgünel'in 65. yaş gününe armağan edilmek üzere Ankara Üniversitesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından hazırlanmıştır. Armağan Kitabı, Anadolu'nun Prehistorik Dönemlerinden Osmanlı Dönemi'ne kadar uzanan geniş bir zaman dilimindeki kültürleri buluşturmaktadır. Prehistorya, Protohistorya, Klasik Arkeoloji, Hititoloji, Eskiçağ Tarihi ve Sanat Tarihi olmak üzere birbiriyle ilişkili bilim dallarından pek çok zengin makalenin toplandığı kitap, Prof. Dr. Ah

Phrygia Hierapolisi (Pamukkale) yazıtlar rehberi, ziyaretçinin, kenti ve müzeyi gezerken karşılaşacağı ilginç yazıtları okumasını ve anlamasını kolaylaştırmak amacını taşımaktadır. İtalyan Arkeoloji Heyeti tarafından yürütülen kazı çalışmaları, 18. yüzyıl sonlarına kadar bilinen yazıtların sayısını üçe katlamıştır, ki bu sayı günümüzde binden fazladır. Hellenistik Dönem sonundan itibaren Hierapolis yazıtları, toplum, kurumlar ve yönetim, kamu ve eyalet hizmetleri, din, üretim ve meslek kuruluşları, Yunan D

Roma egemenliği sırasında Küçükasya kentleri tarafından darbedilen sikkeler, neredeyse sırf Yunanlılardan oluşan halkın yaşamını eşsiz biçimde canlandırabilmektedir. Bu sikkelerde yalnız bir zamanların korunmaya çalışılan büyük geçmişinin mirası açıkça dile getirilmez, aynı şekilde politik sorumluluğun yitirilmesi, yerel yönetim görevlerinin kısıtlanması ve Roma yüksek egemenliği, imparatorun etkisi ve eski ünlü veya yeni birçok kuruluşun da son gelişmesi yansır. Bu kitapta biraraya getirilen sikkeler sade

Wenn O. Bingöl gefragt wird, wie lange sich die Ausgrabungen ausdehnen könnten, pflegt er immer zu sagen, daß er für sich selbst ein Programm für 400 Jahre vorgenommen hätte, für die Zeit danach könnte er keine Verantwortung mehr übernehmen. Dabei will er zwei Tatsachen andeuten: Ausgrabungen enden nie und mit den zur Verfügung stehenden Mitteln benötigt man mindestens diesen Zeitraum. Magnesia ist wirklich so eine antike Stadt, in der sich lohnen würde, die Arbeiten wirklich so lange laufen zu lassen. In d

Kilikya bölgesine Antik Çağda yoğun şekilde yerleşilmiştir. MS 4. yüzyılda Hıristiyanlık baskın din haline gelince bölge büyük değişimlere uğramıştır. Bu kitapta Kilikya'nın başlıca dört büyük dini merkezi, söz konusu kültürel dönüşüm sürecinin ayrıntılarıyla birlikte tanıtılmaktadır. Alahan (Hugh Elton), Diokaisareia (Uzuncaburç) (Detlev Wannagat), Elaiussa/Sebaste (Ayaş) (Eugenia Eauini-Schneider) ve Korykos (Kızkalesi) ile Cennet ve Cehennem orada bizzat çalışan arkeologlar tarafından anlatılmıştır.

Bu geniş kapsamlı kitabın içeriği, günümüz coğrafyasında ana hatlarıyla Çukurova olarak bilinen ve ilk bakışta sadece Adana Ovası gibi dar bir alanı kapsıyormuş gibi gözükse de, antik devirler coğrafyasında en başta Adana İli olmak üzere batıda Mersin (ve hatta Antalya ve Isparta'nın bir kısmı) ile kuzeyde Konya, Karaman, Niğde, Kayseri, doğuda Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep ve hatta Şanlıurfa illerinin büyük bir kısmı olmak üzere çok daha geniş bir bölgeyi kapsayan Antik Kilikya'nın tarihî coğra

Çalışmamız Hellenistik ve Roma dönemlerini kapsamasına karşın bu iki dönem ayrı bölümlerde ele alınmamıştır. Çünkü İ.Ö. 25 yılında kurulan Galatia eyaletinden 150 yıl kadar önce Pisidiada Romanın kültürel ve siyasal etkinliği hissedilmeye başlamış ve bu iki dönem girift hale gelmiştir. Bilindiği üzere Romanın İ.Ö. 190 yılında II. Eumenes ile birlikte III. Antiokhosa karşı yaptığı savaştan sonra İ.Ö. 189 yılı consulü Gn. Manlius Vulso senato tarafından Küçük Asya işlerini düzenlemekle görevlendirilmişti. Tar

Antik dönem felsefesi dendiğinde, birçok kişinin aklına ilk gelen Platon, Sokrates gibi filozoflar ve onların öğretileridir. Yaşadığımız topraklarda doğmuş olan ilk filozoflar ya da Klasik dönem Atinasının sofistleri her zaman için merak konusu olmuştur. Ancak, daha geç dönemlerin Entelektüel Dünyası, çokları için bir muammadır. Bu kitapta, İsa sonrası 2. ve 3. yüzyıllara damgasını vurmuş bir akım olan İkinci Sofistik dönemi ve bu dönemin kahramanları olarak sofist, hatip, filozof ve hekimler, onları zikre

Elinizdeki kitap, bir antik kentin Bizans ve Türk dönemi arkeolojisini ele alan ilk rehber kitaplardan biridir. Türk yetkili kurumları ile yakın ilişki içerisinde, İtalyan Arkeologlarca 50 yıldır yürütülen kazı çalışmalarının sonucu olarak, Firigya bölgesinde yer alan Hierapolisin klasik dönem sonrasını tanımlamak ve betimlemek artık mümkünüdür. Kitapta değişen çevre koşullarından din ve tarıma kadar çeşitli konular inceleniyor ve ayrıca orta çağ yerleşiminin gündelik yaşamından günümüze gelen nesneler tart

İçindekiler: Vorwort -Adolf Hoffmann- Zu Diesem Workshop -Dirk Paul Mielke, Ulf-Dietrich Schoop, Jurgen Seeher- Der Beitrag der Textfunde zur Archaeologiegeschichte der hethitischen Hauptstadt -Jorg Klinger- Uber die Probleme der absoluten Datierung der Herrschaftsperioden der hethitischen Könige nach den philologischen und glyptischen Belegen -Belkıs Dinçol- Dating the Sequence of the Final Destruction/Abandonment of LBA Settlements: Towards a Better Understanding of Events that led to the Collapse of

Die mittelalterlichen Residenzen der Kaiser, Kalifen, Könige und Päpste stellten nur den statischen Rahmen herrschaftlicher Repräsentation dar. Ihre eigentliche Bedeutung erhielten sie als Bühne eines Hofzeremoniells, in dem Souverän und Hofstaat vor einer wie auch immer bemessenen Öfftentlichkeit rituell agierten. Ziel der Beiträge dieses Sammelbands ist es, die Wechselwirkung zwischen architektonisch-dekorativem Rahmen und performativer Inszenierung des Herrschers herauszuarbeiten, zugleich aber auch Zere

Elinizdeki kitapta İÖ. IX. yüzyılın ortalarında tarih sahnesine güçlü bir siyasi birlik olarak ortaya çıkışı öncesindeki durum ele alınmakta ve Urartu uygarlığının kökeni, demir madenciliğinin gelişimi, ölü gömme adetleri vb. konularda yeni kazılardan sağlanan kimi ön sonuçlar sunulmaktadır. Bununla birlikte, burada Urartu kültürünün köklerini ortaya koymak gibi iddalı bir tutum içinde olmadığımızı da belirtmek isteriz. Bu karmaşık ve tartışmalı sorunun çözümü için biraz daha sabırlı olmak gerektiğine inanı

Hattuscha war von etwa 1650/1600 bis 1200 v. Chr. die Hauptstadt der Hethiter, deren Reich sich iiber weite Teile Anatoliens erstreckte. Dieser Fuhrer bietet einen Rundgang zu alien wichtigen Punkten der Stadtanlage sowie zum Felsheiligtum von Yazilikaya. Ub ersichtliche Reschreibungen, Farbphotos und viele Rekonstruktionszeichnungen begleiten jedes Monument. AuJserdem finden Sie hier einen kurzen Abrili der Stadtgeschichte sowie eine Liste mit weiterfuhrender Literatur in verschiedenen Sprachen

From around 1650/1600 to 1200 BC Hattusha was the capital city of the Hittites, who ruled over wide reaches of Anatolia. This guide includes a practical itinerary that leads you past all the most significant features of the ancient capital, including the rock-cut sanctuary of Yazilikaya nearby. Color photography and a wealth of reconstruction drawings accompany the descriptions -interesting, clear and easy to read- of each monument. You will also have at hand a brief history of the city, as well as bibliogr

the Guide to Xanthos and Letoon, written by the archaeologist excavating at the sites, has been prepared for the exhibition Xanthos, Architecture of a Civilization. The book covers the history of Lykia as well as presenting for the first time a complete evaluation of the excavations of both sites and is designed to facilitate visiting. The city of Xanthos sets an example for an indigenous Anatolian city with its characteristic trends of a local civilization that evolved progressively according to first Grec

Çalışma bölgemiz olan Göksu Havzası; Anadolu, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz gibi eski dünya kıtalarının merkezinde bulunması dolayısı ile, zengin bir kültür birikimine sahiptir. Yapılan araştırmalar, bölgenin prehistorik çağlardan itibaren yerleşime ve zengin bir kültür mirasına sahip olduğunu göstermiştir. Bölge, söz konusu zenginliğini, Anadolu ve Kilikya´yı birbirine bağlaması yanında, Mezopotamya ile Anadolu arasında doğal bir köprü konumunda bulunmasına borçludur. Büyük ölçüde dağlık bir yapıya sahip ol

With its natural beauty and rich variety of well-preserved ruins so neatly located among this natural scenery, Arykanda is absolutely one of the most note-worthy sites of Lycia. It is typically a terraced city. The earliest settlers of Arykanda obviously picked themselves a unique location to build a city and it is to their decision that the city still owes its location that no by-passers can notice, although the city has been there for them to see all the time. The structures of the city have been built in

Bu seri ile birçok uygarlığa beşiklik yapan ülkemizdeki antik yerleşim yerlerinin tanıtımı, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanmaktadır. Seri, bilimsel nitelik taşımakla birlikte, konunun uzmanı olmayanların ve bu kentleri gezecek ziyaretçilerin de anlayabileceği tarzda yazılmış ve çok sayıda görsel malzeme ile desteklenerek, okuyucunun kenti hissetmesi hedeflenmiştir. Eşsiz doğası ve kültürel birikimiyle dikkati çeken Olympos antik kenti, yüzyıllar boyunca doğanın, son yıllarda turizmin dene

William Hamilton, 1836'da Amorium'un yerini teşhis ederek, tarihi kalıntıları ilk tanımlayan kişi olmuştur: Bir zamanların kalabalık şehri olan terk edilmiş, kasvetli yere ulaştık... Kalıntıların yer aldığı vadinin merkezi yakınında... çevresi yaklaşık yarım mil olan bir tepe üzerinde Akropol surlarının bir kısmı hâlâ görülmekte... Kentin ana bölümü Akropolün güney ve güneybatısında... Bu kalıntılar... Erken Bizans veya Hıristiyanlık dönemine ait görünüyor... ve Anadolu'nun bu bölümünde, Araplar ve Iconium'