İnsan doğanın efendisi değil, minicik bir parçası olduğunu ne zaman öğrenecek? Dağları, denizleri ve Toprak Ana’yı kızdırmadan da yaşamak mümkün aslında. Öyle değil mi Yakara?

Hintli dokumacı, çok güzel halılar yapmak istiyor. Yavaş yavaş, güzel güzel dokuyor da dokuyor. Derken, bir gün dokuma tezgâhı kırılıyor. Ona yeni bir tezgâh lazım. Dokumacı, ormanda tezgâhına layık bir ağaç arıyor, arıyor ve buluyor. Masal da işte burada başlıyor.

Fizik laboratuvarında çalışmalar sürerken, bitişik yapının avlusunda yankılanan bir laterna sesi birden laboratuvarın kendisine özgü o derin çalışma havasını dağıtıvermişti. Bu güzel bahar gününde pencereler açık olduğundan müzik içeriye doluyordu. O sırada laboratuvarda Bunsen lambasında, yeşil ışık, parıldamasını sürdürüyordu. Fakat öğrencilerin bu ışıkla ilgilendikleri yoktu. Şimdi hepsinin gözleri kilisenin saatine çevrilmişti. Saatin yelkovanı hızla 12’ye yaklaşıyordu. Şimdi kulaklar sokaktan gelen gür

Kendi halinde bir adam olan Gulliver ailesiyle sakin bir yaşam sürmekteyken geçim sıkıntısı onu gemilerde çalışmaya yöneltir. Gulliver denizaşırı seferler yapan gemilerde dünyayı dolaşmaya başlar. Bir gün korkunç bir fırtına gemisini batırır ve macera burada başlar. Gulliver kendini, her şeyin ufacık olduğu garip bir ülkede bulur. Bu ülkenin yerlileri Gulliver’in bir dev olduğunu düşünerek onu esir alırlar. Bu ülkeden zorlukla kurtulan Gulliver ikinci gezisini daha garip bir yere, devler ülkesine yapacaktır

Bir kasırga tarafından Oz Diyarı'na götürülen Dorothy ve köpeği Toto'nun hikayesi, çocuk edebiyatının en sevilen hikayelerinden biridir. Gizemli Büyücüyü aramak ve eve dönüş yolunu bulmak için Zümrüt Şehir'e yaptığı yolculukta Dorothy, Korkuluk, Teneke Adam ve Korkak Aslan üçlüsünün kalıcı yoldaşları olduğu birçok sevimli karakterle karşılaşır.

Türk dili, halkbilim ve halk edebiyatı konularındaki çalışmalarıyla tanınan Macar Türkolog Ignác Kúnos, Türk Halk Edebiyatı’nı Avrupa’ya tanıtmıştır. Halk masalları, kahramanları; devler, periler, padişahlar olan ve zengin Anadolu kültürünü yansıtan en önemli yazın türüdür. Bu kadim kültürden derlenen, doğaüstü öyküleriyle hayal gücünü besleyen bu masallardan bazılarını okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk duyarız.

Batıda ıssız bir ormanda Bill ve Henry adında iki insan yaşam savaşı veriyordur. Yanlarında zengin bir adamın cesedinin bulunduğu bir tabut vardır. Kızaklarını 6 köpek çekiyordur. Gece olunca Şişko ve diğer köpekler aç kurtlara yem olmaya başlar. Kurt sürüsünden dişi olanı bu köpeklerin dikkatini çekiyor, onları tuzağa düşürüyordur. Bill bu kaybolmalara daha fazla dayanamayıp kurt sürüsünü öldürmek için ormanın derinlerine gider ama başarısız olur ve orada can verir. Henry kendini korumak için ateş yakar v

Türk dili, halkbilim ve halk edebiyatı konularındaki çalışmalarıyla tanınan Macar Türkolog Ignác Kúnos, Türk Halk Edebiyatı’nı Avrupa’ya tanıtmıştır. Anadolu’nun zengin kültüründen derlenen kadim Türk masallarını okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk duyarız.

Canlılar dünyası; gerçeklikleriyle hayat dersi verirken masallarıyla da çocukları hayal dünyalarında eşsiz bir gezintiye çıkaran sınırsız bir alandır. “Dört Mevsim Doğa Hikâyeleri” sayesinde çocuklar; eğlenerek, öğrenebilecek, öğrenirken hayal dünyalarının sınırsız doruklarına ulaşacaklardır.

Canlılar dünyası; gerçeklikleriyle hayat dersi verirken masallarıyla da çocukları hayal dünyalarında eşsiz bir gezintiye çıkaran sınırsız bir alandır. “Dört Mevsim Doğa Hikâyeleri” sayesinde çocuklar; eğlenerek, öğrenebilecek, öğrenirken hayal dünyalarının sınırsız doruklarına ulaşacaklardır.

Canlılar dünyası; gerçeklikleriyle hayat dersi verirken masallarıyla da çocukları hayal dünyalarında eşsiz bir gezintiye çıkaran sınırsız bir alandır. “Dört Mevsim Doğa Hikâyeleri” sayesinde çocuklar; eğlenerek, öğrenebilecek, öğrenirken hayal dünyalarının sınırsız doruklarına ulaşacaklardır.

Tuğrul, Attila, Oğuz, Hasan, Can ve hayvan dostları… Yeni arkadaşlarla tanışacağın bu kitapta birbirinden farklı maceralar yaşarlarken sen de onlara katılmak istemez misin? Tuğrul’un ilk tren gezisi, Attila’nın sincaplarla tanışması, Oğuz’un uçağı ve treni, hayvanat bahçesinde Hasan ve arkadaşlarının başına gelenler, periler, dragonlar… Haydi, seni bekliyoruz !

Yaşam boyu aldığımız her karar, gittiğimiz her yol umut ve inanç dolu olmalı. Umduğumuzu bulamadığımız anlarda, sahip olduğumuz inanç bizi ayakta tutmalı… Olabilir bazen düşebilir, zorlanabilir, hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Bunlarla karşılaştığımız da bilmeliyiz ki, mutlaka her olumsuzluğunun iyi bir kazanımı, iyi bir yanı vardır. Tıpkı Necla’nın kutuplar yolcuğun da, umduğunu ararken bulduğu her güzel şey gibi… İhtimallerin çoğunlukta olduğu kararlarımız da, kendi felaket senaryolarımızı yazmamalı ve i

Kurt ırkıyla köpek ırkının birleşmesinden dünyaya gelen Kazan’ın insan dünyası ve vahşi doğa arasında kalma savaşını konu alan “Kurt Köpeği Kazan” ile vahşi doğanın ince sürprizlerine tanıklık edeceksiniz. Amerikalı yazar James Oliver Curwood tarafından kaleme alınan eser; tabiatın, insan bakış açısıyla hayvanların dünyası arasındaki ayrımını hayal ve gözlem sayesinde tespit etmeye çalışmıştır. Yaşadığı dönemin çevreci, maceracı yazarı Curwood doğal hayata bakış açısı sayesinde döneminin çok satanları arası

Tüm zamanların en sevilen bilimkurgu romanlarından biri olan Zaman Makinesi 800 yıl boyunca geleceğin canlı ve akılda kalıcı resmini yapmaktadır. İlk kez 1895’te yayımlandı, zaman yolculuğunu anlatan ilk romanlardan biri olmasının yanı sıra, bilim kurgu türünün gelişimi üzerindeki en etkili çalışmalardan biri olarak kabul edildi. Zaman Gezgini olarak bilinen bir İngiliz bilim adamı, zaman içinde yolculuk yapan bir makineyi icat ettikten sonra geleceğe üç saat yolculuk yaptığını gören bir deneme turunda

Altı aylık olan safkan İrlanda Terriyer’i Jerry, dünyayı tanımıyordu. Bir çiftlikte doğmuştu ve çiftliğin çevresindeki ormanlardan başka bir yer bilmiyordu. Bir gün sahibiyle birlikte Salomon Takımadalarına doğru yola çıktı. Böylece hem dünyayı hem de insanları tanıyacak; iyi ve kötü kavramlarını öğrenecekti.

Yoksul, kıraç bir köyün eteğinde, çeşitli meyve ağaçlarıyla dolu sulak ve verimli bir bahçe uzanıyordu. Öyle geniş bir alana yayılmıştı ki bir ucundan bakıldığında öbür ucu görünmüyordu. Bahçede iki şeftali ağacı vardı. Küçük şeftali ağacı meyve vermemekte inat ediyordu. Şimdi, bu küçük ağacın neden böyle davrandığını ve meyve vermemekte neden inat ettiğini merak edeceksiniz. Kulağınızı iyice açın, dinleyin. Küçük şeftali ağacı konuşmak istiyor, başından geçenleri sanki bize anlatmak istiyor.

Şehrin büyük caddesinde çok büyük bir oyuncakçının vitrininde arabalar, bebekler, maymunlar, tavşanlar ve başka birçok oyuncak caddeden gelip geçenlere bakıyorlarmış. Latif de bu oyuncakların içinde en çok deveyi seviyormuş. Ve bir gün hep birlikte bir gezintiye çıkmaya karar vermişler.

Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir kara balık varmış. Bu Küçük Kara Balık, annesiyle birlikte küçük bir ırmakta yaşıyormuş. Bu ırmak, dağın yamacındaki kayalardan doğuyor ve derin bir vadide akıyormuş. Küçük Kara Balık’la annesinin evi, siyah bir taşın arkasında yosun kaplı bir yerdeymiş. Geceleri, o yosunun altında uykuya dalıyorlarmış. Küçük Kara Balık’ın yüreği, ay ışığını evlerinden bir kere olsun görebilmek için çarpıyormuş. Küçük Kara Balık hayallerini gerçekleştirebilecek mi?