Zâhirî mezhebinin en büyük temsilcisi, usulcü, fakih, muhaddis, tarihçi, edip ve şair olan İbn Hazm tarafından yazılan ve birçok dile çevrilmiş olan Güvercin Gerdanlığı, aşkın nasıl ortaya çıktığı, nelere sebep olduğu ve nihayet ne olduğu gibi birçok farklı meseleleri ele alır. Birçok dile çevrilmesinin ardında yatan sebep, tam da aşk gibi en başat bir konun üzerine titizlikle eğiliyor olmasıdır.

1886 yılında Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen Hac Yolunda, Cenab Şahâbeddin'in görev icabı gittiği Hicaz ve Mısır yolculuğundaki gözlemlerinden ve tanıklıklarından yola çıkarak kaleme aldığı bir gezi anlatısıdır. Daha çok şair yönüyle tanıdığımız Cenab Şahâbeddin, öte yandan, Hac Yolunda'da da şair kimliğinin etkisiyle klasik dönem süslü nesrimizin izini sürmektedir.

Eugenie Grandet, realizm akımının kurucu isimlerinden Honoré de Balzac'ın başyapıtı sayılan romanlar serisi İnsanlık Komedyası'nın ilk ve en ünlü kitaplarından biridir. Arka planında, Fransız Devrimi sonrasındaki finansal sitemin zorlukları ve alt sınıfın bastırılması olan bu hikâyede, Grandet ailesinin yaşadığı zorluklar anlatılmaktadır. Babasının para hırsı nedeniyle sefalet içinde yaşadığının farkında olmayan Eugenie'nin hayatı, yetim ve beş parasız çıkagelen kuzeni Charles ile tamamen değişecektir. Kalb

İlk defa 1884 yılında yayımlanan Esrâr-ı Cinayât, edebiyatımızda ilk polisiye roman olma özelliğini taşır. Ahmet Mithat Efendi'nin, gazete ve gazeteciliği, romanda vakanın çözümüne yardımcı olarak kullanması 2. Abdulhamit dönemi gazeteciliği hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. İstanbul Boğazı'nın Karadeniz çıkışına doğru ve Beykoz açıklarında bulunan Öreke Taşı denilen adada 15-16 yaşlarında bir kızla iki adamın cesetleri bulunur. Komiser Osman Sabri ve polis memuru Necmi, amirlerinin emri ile cinayet

Karabibik ve Zehra romanlarının yazarı Nâbizâde Nâzım, Hâlâ Güzel isimli beş öykü içeren bu eserinde; aşk-evlilik temasını her bir öyküde başka bir bağlamda ele alarak, gerçekçi ve doğal bir kurguyla okuyucuya sunar. Mizah unsuru ön plana çıkan bir öyküde ise, ünlü bir yazar olmak için uğraşan ancak hiçbir yeteneği olmayan on yedi yaşındaki bir gencin yaşadıklarına yer verilir.

İslâm tarihinin ilk dönemlerinden itibaren devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair eserler yazılmaya başlanmış ve kısa sürede siyasetname türü olarak adlandırılan müstakil bir tür oluşmuştur. İbn Abdirabbih'in bu eseri siyasetname geleneği çerçevesinde yazılmış olmakla birlikte bazı özellikleriyle de bu gelenekten ayrılmaktadır. Nitekim Hükümdar ve Siyaset Kitabı, bir siyaset felsefesi geliştirmekten ziyade pratik bir başvuru kaynağı olarak yazılmıştır. İbn Abdirabbih bu eserinde, adalet,

Ahmed Mithat Efendi'nin doğal ve sade bir dil kullanarak kalem aldığı bu romanda; umumhanede çalışan genç bir kız olan Kalyopi'nin, Ahmet Efendi adında orta yaşlı, iyiliksever bir adam tarafından kurtarılışı anlatılmaktadır. Kalyopi'nin başından geçenler anlatırken, dönemin Beyoğlu fuhuş dünyasını da gerçekçi bir anlatımla gözler önüne serer ve Batılılaşma, ahlak, kadın-erkek ilişkileri, kadının toplumdaki yeri gibi birçok konuyu tartışmaya açar.

Resailü'l Câhiz isimli eserden seçki olan bu eserde Câhiz, Abbasi döneminin toplum yapısını sosyolojik ve psikolojik olarak ele alıp değerlendiriyor ve toplumsal olayların neden-sonuç ilişkisini irdeliyor. Dönemin ünlü şarkıcılarından saray yazarlarına, geniş ve kapsamlı bir kitap yazmanın yönteminden, çağın kıyafetleri ve sır saklamanın önemine kadar birçok husus hakkında bilgi veriyor.

İbn Munkız Haçlılara Karşı, on ikinci yüzyılda yaşamış ve birçok Haçlı Seferi'ne tanıklık etmiş Suriye prensi İbn Münkız'ın günümüze ulaşan en önemli eseridir ki bir asilzadenin nasıl yetiştirildiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Kitâbü'l-İ'tibâr, aynı zamanda, İslam dünyasında o güne kadar mevcut olmayan otobiyografi türünün ilk örneklerindendir. Suriye bölgesinin dönemdeki kültürel, siyasî, içtimaî ve iktisadî hayatı, Haçlılar ve Müslümanlarla aralarındaki ilişkiler gibi konularda önemli bilgil

Dostoyevski'nin 1861 yılında yayımlanan romanı Ezilenler, Rus edebiyatının en başarılı yapıtları arasında gösterilmektedir. Yazarın sürgün dönüşü Petersburg'da kaleme aldığı kitap, kendi yaşamından önemli izler taşır. Dostoyevski, psikolojik betimlemelerle saydamlaştırdığı karakterlerinin ruh hallerini, okurun derinden hissetmesini sağlar. Ezilenler; hayat boyu aşağılanan ve hakarete uğrayanların, zengin ve nüfuzlu kimselerin menfaatperestlikleri altında ezilişinin romanıdır.

19. yüzyılın hemen başında yazılmış olan ve gotik roman geleneği içinde kendine özgü yerini yaklaşık iki yüzyıldır koruyan Frankenstein ya da Modern Prometheus romanının doktoru Frankenstein, Zeus'tan yalnızca ateşi çalmakla kalmayıp, kilden yarattığı insana ateşin bir parçasıyla can veren mitolojideki adaşı gibi, ölüye Tanrı'nın yıldırımını kullanarak hayat verir. Günümüzün gen teknolojisi ve klonlama tartışmaları kapsamında, romanın felsefi boyutu Shelley'nin klasik metnine ayrı bir derinlik kazandırıyor.

Campanella'nın Güneş Ülkesi, tıpkı Thomas More'un Ütopya'sı ve Bacon'ın Yeni Atlantis'i gibi, felsefî bir ütopya eseridir. 1602'de yazarın sapkınlık ve başkaldırı gerekçesiyle hapsedilmesinden kısa süre sonra kaleme aldığı eserde; özel mülkiyetin bulunmadığı, devlet yönetiminin aristokrasiye dayanmadığı bir toplum tasavvur edilir. Campanella, papazların önderliğinde monarşinin yönettiği bu toplumun, bir barış dünyası kuracağı iddiasındadır.

Kuzey Denizi'nin kıyısında yaşanan esrarengiz bir olayı konu alan bu uzun hikâye, doğayla insan arasındaki mücadeleyi betimliyor. Doğaya meydan okumanın bir sembolü olarak denizin kıyıya vuran zararlı dalgalarını durdurmak isteyen insanların bir set inşa etme isteği, kitap boyunca gizem dolu bir trajedi yaşamalarına sebep oluyor. Doğanın karşısında insanın acizliğini göstermeye çalışan Theodor Storm, Kuzey Denizi'nde doğaüstü güçlerin yuttuğu bir insanın, hayalet olarak geri dönüşünü ele alıyor. Ayrıca yaz

Sosyalist gerçekçilik akımının kurucusu kabul edilen, Rus Sovyet yazarı Maksim Gorki, beş kez Nobel Edebiyat ödülüne aday gösterilmiş, Stalin devri Rusya'sındaki gizemli ölümüne kadar, hem Sovyetlerde hem de bütün dünyada Rus romancıların en ünlü ve en iyi yazarlarından biri kabul edilmiştir. Gorki'nin hayatı ve romanları Rusya'nın Sovyet öncesi ve Sovyet tecrübesinin apaçık bir yansıması olarak da görülebilir. Tolstoy ve Çehov ile yakın arkadaşlıkları olan ünlü Rus romancı Gorki, yazarlık ününü kazanmadan

Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinin ilk kitabı olan Çocukluğum, serideki diğer kitaplar gibi, yazarın tanıdığı ve karşılaştığı kişilerin portrelerine ve yaşadığı olayların derinlemesine tetkikine yer vermektedir. Babasının ölümünden sonra, annesinin onunla ilgilenmediğini ve acımasız büyükbabası tarafından büyütüldüğünden bahseden Gorki, büyükannesinin eğitimsiz ama sevgi dolu olduğunu söyler. On iki yaşında evden ayrılan genç Gorki, kendine güvenmeyi öğrenir ve okuyarak kendini eğitmeye başlar. Rus

Aleksandr Puşkin'in olaylar üzerine inşa ettiği ünlü romanı Yüzbaşının Kızı, romantizmle başlar. Daha sonra Rusya'nın çarlık döneminde yaşadığı çalkantıları izlerken bulur okur kendisini. Akıcı dili, toplumcu gerçekçi yaklaşımıyla eser, mutlak iyi ya da kötünün neden var olamayacağını hatırlatır: 'İşte o an köylü, yataktan fırladığı gibi baltayı kaptı ve dört bir tarafa raztgele sallamaya başladı. Kaçmak istedim, fakat yapamadım. Oda cesetlerle dolmuştu. Ölü bedenlere takılıyor ve kanlara basıp kayıyordum.

"Клара Милич" - последняя повесть Тургенева. И самая загадочная. Он закончил ее осенью 1882 года на своей французской вилле в Буживале, за год до кончины, зная, что неизлечим.

This little book of Professor Freud's constitutes one of the most fascinating of his contributions to the literature of psychoanalysis in recent years, and it deals with a subject of perennial interest mass psychology. It is clearly and fascinatingly written and reasoned, stimulating to thought, and filled with brilliant suggestions. It is an admirable example of how material gained by psychoanalysis can be turned with advantage in its application to collateral regions of thought, and it is suggestive of th

''Und immer gleich der Traum, gleich dieser Wahn, Nacht, Nacht und Nacht, der gleiche Schrecken sich im Fleische bäumend, der gleiche Traum zu gleicher Qual entbrennend! Wer tat dies in mein Blut, dies Gift der Träume, wer, wer jagt mich so mit Schrecknis? Wer hungert meines Schlafs, daß er ihn wegfrißt mir vom Leibe, wer quält, wer quälet mich? Mond, Nacht, Gestirn, ihr kalten Zeugen, wer, wer plaget mich, und wem, wem wache ich? Oh Antwort, Antwort!