Bazen zor zannettiğimiz soruların cevapları kolay, kolay zannettiğimiz soruların cevapları ise zannımızdan çok fazla zor olabiliyor. Hayat imtihanı da işte böyle... Sürprizlerle dolu. Kimsenin sorusu bir diğerininkine benzemiyor. Kopya çekme şansınız yok. Sorulan soruları gözümüzde büyütmeden tevekkül ve teslimiyeti iki elmas anahtar yapıp kapalı olduğunu zannettiğimiz kapılara yönelmek ya da basite aldığımız sorularda hiçliğimizi bilip açık zannettiğimiz kapıların önünde tam bir acz ve fakr ile beklemek la

M. Turgay Bozkurt, 1953 yılında İç Anadolu'nun şirin bir ilçesinde doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu ilçede, lise eğitimini Ankara'da tamamlayıp yurt dışına gitti. Yüksek eğitimin ardından yurt dışında yaşamaya devam etti. 1990 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaparak serbest meslek hayatında yerini aldı. Şu anda tercüman & çevirmen olarak hayatını sürdürmektedir.

KitapTanıtımYazısı : (Arka Kapak) Bir şairin ruhu siyah beyaz değildir, Onun yazdığı harfler kelimeye dönüştükçe Mısraları uzandıkça sayfalara Şekil aldığı hali hangi tonda olacağına karar verir. Biz hep ağlamayız, güleriz de Mutluluğu da ifade ederiz ayrılığın acısında. Biz şairler bir kalıba konamayız, Çünkü biz özgürüz, İstediğimiz yükseklikte uçarız, Bazen en yüksekten atlarız, ölürüz, Bazen yeniden doğarız, Hayata, aşka ve sevdaya.

Çalacak kapım çok ama gidecek yerim yok senden başka dediğim bir kadındı o... Çünkü sevdanın çok ötesinde sevmiştim. Hislerimi mavinin tonlarına boyayan kadını yıllarıca yar bilip Yaratan'dan istedim. Eli elime değdiğinde ise güldüm: Meğer bir yüreğin bir yüreğe diz çöküşüymüş aşk!

Başımı ona doğru çevirdim ve gülümsedim. Tek içimde, kırıklarla yaşamıyordum artık. Bakışlarım da insanlara kırık bakıyordu. Karşı karşıya otururken hiç fark edilmeyen bir insan olmuştum. Yıllar geçmişti ve benimle tanışma isteğini, şimdi açıklıyordu bu insan. Olup bitenleri anlamanın zorluğunu çekmeye başlamıştım. Ve hiç cevap vermeden, elimdeki kitaba sarılarak kaçar gibisine oradan ayrıldım. Artık bu tür insanlar beni boğuyordu. İçimde sakladığım ruhum, daralıyor ve nefes almak için çırpınıyordu. Hiçbir

Şarap kız, gözleri mavi, saçları siyah, Beyoğlu kadar renkli güzelliği Sen şarabı cennetten getiren kırmızı Sen göğsünde üzüm bağı beyaz

Sen hiç geçmişe geri dönebilir misin? Yaşadıklarını değiştirebilir misin? Hiç zannetmiyorum. Peki bir solukluk yaşadığın vakti neden boşa heba ediyorsun? Dün dünde kaldı, yarın gelir mi, kim bilir... Sana kalan ise bugün. Bir şiirin olsun seni anlatan, altında bugünün tarihi olsun. Aşklar, sevgiler, yaşanmışlıklar... Güzel bir anı olsun sende, yapılan yanlışlıklardan ders alınmış olsun. Böyle yaşa anı, gelirse yarın, bugünden açtığın yelkenlerin sağlam olsun... Geçmişten Yarınlara Bugünden Gidelim.

Bir hatıra defterine yazınca, O hatıra defterde benim adım anılacak... diyecek kadar, güzel idi benim düşüncelerim. Nerden bilirdim ama, adının bile kirlendiğini? Nerden bilirdim, yırtılmış bir kağıt parçası gibi, bir canın da parçalanıp atıldığını? Aynam düştü yere. Kırıldı dağıldı aynam. Eğildim topladım kırıkları. Eğildim topladım kırıklarımı. Bir hatıra defterine yazınca, O hatıra defterde benim adım anılacak... diyecek kadar, güzel idi benim düşüncelerim. Nerden bilirdim ama, adının bile kirlendiğini?

Hep bir gülücük var yüzümde, yaradılıştan mı bilmem, Bildiğim tek şey, hiç yüzüm asık olmadı yüreğimde...

Bir mutsuzluk ilkesi bu Ölmezsen sevemezsin Şairsen ölemezsin... Resimde vurduğum kırlangıç hala düşmedi Yağmura tutunup trene Binip gidesim var Özgürlük kaotik bir yalnızlıkmış... Öğretilememiş kapital Sürgüyü çektim Annemin eşiğine Mum gibi devrildim Yağmura kalsa İçimde bir gemi batar Gerisi tuz ve masal...

''Sevdalım... Sana seslendiğimde içimde körüklenen o heyecan, kalbinde oluşan ufak tebessümlerle beslenirken, ok misali bakışlarında kalbimi delip geçmekle meşguldü... Bir gözlerin var ki hiç sorma, bakar bana inci inci. Gülüşün desem; neşeli bir dünya, yakar hasreti içli içli... Bilhassa gül kokun bir tanem; hayalin gibi tüter gözümde, döndürür başımı bir hayli sarhoş eder düşümde... Kumral saçlarındaki aşk tufanının, gönül kıyılarıma vurduğu neşe dalgaları ferahlatır bendimi, benliğimi derin bir deniz bir

Kaybettiği eşiyle duygusal bağını koparamayan, otizmli kızı ile yaşayan ve kızından yola çıkarak yazdığı kitaplarla otizme ışık tutmayı amaç edinmiş bir kadın. Çocukluğundan başlayan ve yaşamı boyunca devam eden aile içi şiddet ve taciz mağduru bir başka kadın. Yolları kesişen iki kadın yazdıkları mektuplarla içini dökerken, otizm, otizmli ergenlerin cinsel sorunları ve aile içi taciz gibi bıçak sırtı konuların birinci ağızdan anlatıldığı yaşamlara tanık olacaksınız.

O gün yine bir söyleşimiz vardı. Reha hoca söyleşiden sonra beni akşam yemeğine evine davet etti. Reha hocanın tarif ettiği adrese göre akşam 7 de gittim. Üsküdar da iki katlı, müstakil, lüks bir evdi. Kapıyı evin hizmetlisi açtı. Beni içeri buyur etti. Ev de Reha hoca, eşi ve iki çocuğu vardı. Reha hoca beni onlarla tanıştırdı. Daha sonra koltuklara geçip oturduk. Reha hocanın eşi Elizabeth o kadar sıcakkanlı bir kadındı ki, hiç yabancılık çekmedim. Ayrıca bazı kelimeleri karıştırıyor olsa da çok güzel Tür

Amerika keşfedildi Açelya Sen keşfedilmemiş yeni bir kıta ol Ben seni keşfedeyim yeniden Seninle dünyaya hükmedelim Açelya Yeniden insanlığı kurtarmak için

İnsan ne kendi istediği yerde, ne de başka birinin. İnsan takdir edilen yerde. İyi ki, şükür ki, bu yerde. Gönüllerin takdirinde! Bir yazı, bir kitap, bir şiir okursun, duygular yazarındır, anladıkların senin! Okuduğunda içini titretsin. İçin titrerken gözünden iki damla yaş gelsin. Ruhunun sükûtluğu, yanağında küçük acı bir tebessüm bırakırken, keşkelerini, iyikilerine çevirsin. Baktığın hayat penceresinden görmeyi de bilesin. Aslında sessizliğin ne büyük haykırış olduğunu derinden dinlediğinde öğrenesin.

Elektronik, bilgisayar, inşaat derken yazarlığa başladım. Hem de insanlık adına yazmaya başladım. İçimden geldiği gibi sade, ruhani ve dobra... Bir amacımız var hayata dair. İnsan olmanın yolu; iyilik, doğruluk ve dürüstlükten geçer. Yıllarca okullara gittik, derslere çalıştık, sınavlara katıldık. Hayatı genellemeyle analiz edersek Allahü Tealâ tarafından doğumdan ölüme hep derslere ve sınavlara tabi tutularak amacımızı devam ettiriyoruz. Ebediyete açılan bu okulun farkında olan bir kişi sıkıntıların gelip

Göğsümde öyle bir hınzır yumru var ki... O yumru belki atılamayacak içimden ama en azından onun varlığını anlatabilmek, hiddetinin ruhumdan ayrı bir ruha dönüşecek kadar beni teslim aldığını itiraf etmek adınadır bu cümleler. Yaşamın güzel ve aydınlık tarafına bir zerre ekleyebilmek umuduyla...

Ben küçük adamım, küçüğüm Gözlerinde kaybolmaktan korkuyorum Lütfen tut elimden, şiirler oku bana Sesinin sıcaklığı en güzel müzik bana.

Bahar senin kızın, sevmeyi yeniden öğrendiğin yeni bir hayat.

Farkındayız her şeyin Farkındayız ölüyoruz yavaş yavaş Farkındayız eridik yaşlanıyoruz Ne kadar uzaksak birbirimizden Ne kadar eksiksek Ne kadar da eksilsek Farketmiyor zaman için Farketmiyor farketsekte Kendimizi mahvetsekte Yakınlaşıyorsak eğer Maalesef ki Birbirimize değil Sonumuza yaklaşıyoruz!