Sevmeye cesaretin yoksa Er meydanında şov yapma! Kıblen nereyse oraya secde et!..

Bu sayfada yazılanları okuyorsanız kitabın tamamını okumuş olduğunuzu kabul ediyorum. Bence şiir yazmak yemek yapmaya benzer. Aynı yemeği her aşçı yapabilir. Malzemeleri ve yemeklerin isimleri aynı olsa da tadının birbirinin aynı olması beklenemez. İşte şiirler de öyledir. Umarım siz kıymetli okuyucularıma farklı bir tat verebilmişimdir

günaydın kelebek oradaki gökyüzüne selam günaydın sigara böreği gülüşlü kadın günaydın küçük simitteki gökkuşağı oğlumun minicik sütü kuzusu çaprazındaki saçlarınız...

ankara gelmeseydin keşke bitti artık bitirdin beni hazin bir aşk hikayesi hayata dair devir değişti kış masalı istanbula tunalı hilmi umudum olur musun? 8 mart burukluk bir et parçasıymış sevgiler sen de düşünmedin haddini bil dön sevdiğim fazlasın bana uslanırım belki hani gitmek yoktu ankara'nın ayazı savcı sakın sevme özür dilerim bağlandım sana aşka dair erkeksen eğer; kadınına iyi bak ben yalnız seni sevdim kıskanıyorum kıskanmıyorum ben ölüyorum anne dur gitme sözümüz var bizim cennetin meleğine git

SENİ SEVİYORUM Yüzünü görmeyi yasakladığın gözlerimle Seni arıyorum sonu gelmez özlemle Bakışlarım korkak, bakışlarım çekingen Sana yakalanma korkusu var içimde Yüreğim ürkekTarifsiz bir umutla dolanıyorum Sessizce içten severek Hüzünlerden köşe bucak kaçtığım Bu zulümkar şehirde anılara yakalanıyorum Bir açıklaması var bunun biliyorum Ama susmam gerek Susmuyorum umutla başladığım her günün akşamında Olsa da yeniden ölmek Kızamıyorum deli yüreğime içimdeki sana haykırıyorum SENİ SEVİYORUM... SENİ SEVİYORUM.

Hepimizin en çok merak ettiği Hayatın gerçeklerindenKorkmuyor muyuz gerçeklerleYüzleşmemek için...Her şeye razı değil miyiz?Sizi gerçeklerden azad edipDüzeninizden kurtarıyorum... Bu yazının içinde hepimiz Mevsimini kaybetmiş Birer aydınlık sabahız...

Bir rüzgâr esse yanı başımda Birden başım döner sevdalanırım Kalkar da giderim kıyıdan öte Bir de şarkı mırıldanırım derinlerden derine Coşan dalgalar eşliğinde alabildiğince... Gecenin ahenginde sevdalanır Coşan deli dalgaları severim Sonra da esen rüzgârlardan haz alır Coşan sulara dalardım Arada bir kimse görmeden...

Aşkın Saati Yoktur An gelir bir çıkmaza gireriz İlk bakışı başka olur bilinmeyen sevdanın Göz göze gelindiğinde kaçınılmaz hal alır Bir heyecan sarar derinlerden insanı O ilk umut ilk tanışma heyecanı Bu bir efsane mi yoksa masal mı Eski hayal aleminde yaşanan... Çalınır durur her şarkıda bir anı Büyür gözlerde manası hür bakışların Bir el durdurur birden geçen zamanı Sanki hiç gelmeyecek bir şeydir yarın... Gitgide o dönülmez yere gelinir Orada başlar saltanatı ellerin Göz göze aşk dolu şarkılar söylenir O

Yaşam dediğimiz an Şu bir gerçek ki hepimizin aklına Bin bir soru gelir geçer, en çok da Paylaşımlar gelir aklımıza... Oysa şiirlerimi ben ayrılıklar üzerine Kurup yazmadım, acılar paylaşıldıkça azalır Mutluluklarsa paylaşıldıkça çoğalır Yazdığım şiirleri, acıları hatırlayıp Mutlulukları paylaşmak için yazdım!

Yıldızları severim ışık tutarlar bana Sensiz gece karanlığımda Oysa ay bir başka güzeldir Beni aydınlatır gece karanlığında... Bense karanlığı bir türlü sevmem Karanlıklar insanı korkuya iter Oysa gündüzleri daha bir başka Her taraf aydınlık bir canlılık var... Bir yanda etkili coşan dalgalar Üzerinde kanat çırpan martılar Öbür yanda bahçelerin eşsiz güzelliği Bir yanda kuşların sevinç şarkısı... Ve birbirine özenen güzelim renkler Yeşiller sarıyla gönül eylerken Beyazla kırmızı hasret giderir Menekşeler on

...Susku bir yeldir Zihinlerdeki tatminlere esmedir... ...Kurgular ise beyanımdır... ...Felsefe fırtınasında edebi sözlere barınak inşa ettim...

Yağan yağmurlar beni mutlu kılar Toprakla bütünleşen su damlacıklarının, Havaya yaydığı eşsiz tazelik kokusu. Yinelenen dualarımın kabulü gibi... Yağan yağmurlara, kalbimin teslimiyeti Kendi sessizliğinde kaybolan çığlıklarım gibi. Yeryüzüne düşen her damla Solmaya yüz tutmuş aciz bir çiçeğe can, Kurumuş toprağa rahmet, Ve huzura hasret ruhuma, Mucize gibi...

"Adnan Yeşiltaş halkın içinden halk kültürünü özümseyerek yetişmiş bir halk çocuğudur. O aynı zamanda seçkin bir aydın, toplumcu ve yurtseverdir. Toplumcu şiirimizin ustalarından da el aldığı görülmektedir. Şiirleri şiir severlerin ilgi ve sevgisini haketmektedir." Ataol Behramoğlu

SEVDA ÜSTÜNE Fikri terk eyledi yaşam eylemi. Yaşarken ölmek, acep böyle mi? Aşkların hem zikri, hem de söylemi, Cananın üstüne, sevda üstüne. Cananı elimden söküp aldılar, Aşkı perişan edip tutsak koydular. Ecelsiz ölmeyi olmaz sandılar, Yaşarken ölmeler sevda üstüne.

Adım çoktan konulmuştu benim Sevgi dilencisiydim ben Surete aldananların şehrinde Yüreğine basılıp geçilen.. Solundaki boşluğu doldurmak için sevgiye dair hangi umutlar varsa onu eker insan. Umuda açılan kapılardan girmek ister bir bir, yüzüne kapanan kapıların çığlığında boğar kendini. Sevmek dilenmektir fütursuzca. Bazen bir bakış bazen bir gülüş bazen imkansız hayaller için. Sevgi dilenmek, kendinde sevgiye dair kalan son kırıntıyı bitirmemek için kapılarda günlerce beklemektir. Bazen bir yıl bazen bir ö

Gelsen gelme diyemem, gelmesen yollarını gözlerim. Ne gel demek geliyor içimden ne de git. Gelesim var da adım atacak gücüm yok. Gelsen koşamam dizlerimde derman yok. Konuşamadığım her şey içimde kanıyor,ama söyleyecek takatim yok. Öyle suskun yaralar, içten içe haykırışlar! Seviyorum gerçeğine inanacak cesaretim yok. Sevmiyorum yalanı ile yıllardır aldanışım var. Yorgunluğu üzerimde yüreğimin... Yeniden başlayacak hevesim yok. Hayaller içimde birer birer gömüldü zamanla. Ne senden vazgeçebiliyorum, ne de s

Gençliğimin en güzel fırtınası Bir damla sana kavuşmak için Sırılsıklam oldum sürekli. Canımı yaramdan değil Yaramı kabuktan sakındım sürekli. Bütün bu olanlara rağmen Başımın üstünde yerin Göğüs kafesimde yaran var unutma. Kirpiklerine düşen her damlada Okyanuslarca boğulduğumu hep hatırla.

Nice ozanlar şeyda sana serenadında Her tavus seni görür rengârenk kanadında Güzelliğin bergüzâr, bakışların şehr-i yâr Şehrengiz, tebessümün her mevsime nevbahar Bir yanın İbrahim'dir, ateşinde gülistan Bir yanında kol kola diskotekle kabristan Siyahın ve beyazın iki ayrı bahtısın Lügatin Napolyonca dünya payitahtısın Hangi dile çevirsem adını destanlaşır Hangi gülü koklasam ruhum İstanbullaşır Sen ey! Maveramızdan gelen Nebi muştusu Sen ki ey! Gülzarımın nadide güzel süsü İs tin bolin, bakma sen yüzüme An

Ama ben senin utangaç duruşunu sevdim Belki de beyazı sevmem gerekirdi Hemşire beyazı diye Ya da gök mavisini Ben seni sende sevdim Ceylan gözlüm Gün batımı alev kızılına Benzediğin için sevdim bu kadar Ama en çok Giderken geride bıraktığın Düşüncelerinde sevdim seni Sevgili Hamza Polat şiirleriyle bizi hayatın koyu gri katmanlarından çıkarıp umudun ve aşkın maviliğine sürüklüyor. sonra elimize bir fırça ve renklerin en güzellerini veriyor kendi gökyüzümüzü çizip kendi içsel şiirlerimizi yazabilelim diye. O

Bir insanın varlığı diğer bir insanın ömrünü kısaltamayacağı gibi uzatamaz da... O zaman neden bu yarış? İnsan insanı öldürmek için koşuyor...