Bu çalışma, Arap dili ve edebiyatı bilgini Abdülkâhir el-Cürcânî’nin (öl. 471/1078-79) eş-Şâfiye fi’l-i‘câz risalesinin tahlilinden oluşmaktadır. Kur’an’ın Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) nübüvvetini inkâr edenleri farklı ölçeklerdeki meydan okumalarla âciz bırakması, lafız-anlam ilişkisi, Kur’an’ın benzerinin getirilmesinin mümkün olup olmadığı, Cahiliye şairlerinin fesahatteki kabiliyetleri, kadim-muhdes, metin tahlilinde dikkat edilmesi gereken hususlar ve sarfe, çalışmada işlenen başlıca konulardır. Mezkûr ko

Kur'ân âyetleri baştan sona kadar taranarak, farklı konularda hazırlanan bu cetveller sayesinde: 1. Ötreli Vâvların ve Vâv üzerindeki Ötreli Hemzelerin uzatılarak mı yoksa uzatılmadan mı okunacağı bilinecek; 2. Âyet sonundan ya da âyet ortasındaki bir durak işaretinden, önündeki vasl Hemzeli kelimeye nasıl geçiş yapılacağı öğrenilecek; 3. Vakf-ı Muâneka ve Vakf-ı Murâkabe olarak bilinen üç noktalı duraklarda nasıl durulacağı ve nasıl bir anlam ifade ettiği görülecek; 4. Son harfi sakin ya da tenvinli olan

Dünyada ve ahirette gerçek mutluluk ve başarının yolu nedir? “Kur’an’ın Öğrettiği Yaşam tarzı” kitabı, bu soruya cevap vermekte ve Kur’an-ı Kerim’den ders almak isteyen ve kendi huzurunu Kur’an’ın ve sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’inin nurunda aramak isteyenler için uygun bir rehberdir.

"İslam ümmeti olarak bugünkü büyük zillete sürüklenmemizin arka planında; şüphesiz ki, Kur’an’dan ve Rasûlüllah’ın (s) güzel örnekliğinden kopuşumuz yatmaktadır. Bu halimizin sebeplerinin en başında, kitap eksenli din anlayışımızı ve kulluk eksenli hayat tasavvurumuzu yitirerek yolumuzu ve istikametimizi kaybetmemiz vardır. İbadetlerimizin, içerikten, ihlâstan, derinlikten uzaklaşıp sığlaşması, anlam ve istikamet kaybına uğrayarak şekle indirgenmesi vardır. Bizi biz yapan, bize anlam, değer ve şahsiyet kaza

Günümüzde pek çok insan, Kutsal Kitap olan Kur'an'ı anlamak ve içerdikleri derin mesajları kavramak konusunda zorluk yaşamaktadır. İşte tam da bu noktada, yazar, Kur'an'ın esas mesajlarını anlamak ve modern zihinlere uygun bir biçimde sunmak için kaleme aldığı "Kur'an'ın Özeti-Kur'an Notlarım" adlı eseriyle karşımıza çıkıyor. Bu kitap, Kur'an'ı özündeki bilgileri ve manaları kaybetmeden, anlaşılır bir dil ve çağdaş bir bakış açısıyla özetleyerek sunmaktadır. Yazar, kendi deneyimleri, araştırmaları ve içsel

Haram kelimesi ile ilişkilendirilen bir şeyin çerçevesi, somut engellerle belirlenmek zorunda değildir. Onun sınırları zihinlerde başlar ve birtakım psikolojik sınırlarla çizilir. Böylece kelime ile ilintili olan her şey, profan dünyadan ayrılır ve yanına yaklaşılamaz özel bir varlık veya eylem düzeyine yükseltilir. O şey, bu aşamadan sonra ‘saflık’ veya ‘kirlilik’ bakımından bir yönü haiz ‘dokunulmaz’ bir şeye dönüşür. Bu iki husus ise doğası gereği sınırlamalar getiren zihni tutumlardır. Kirlilik boyutu i

(العالم والقاضي والحاكم) قال أبو العباس القرطبي : [ومن باب: إنما تجب طاعة الإمام ما لم يأمر بمعصية: قوله (على المرء المسلم السَّمع والطاعة) ، ظاهر في وجوب السمع والطّاعة للأئمة والأمراء والقضاة، ولا خلاف فيه إذا لم يأمر بمعصية، فإن أمر بمعصية فلا تجوز طاعته في تلك المعصية قولًا واحدًا، ثم إن كانت تلك المعصية كفرًا وَجَبَ خَلعُه على المسلمين كلهم، وكذلك لو ترك إقامة قاعدة من قواعد الدين كإقام الصلاة وصوم رمضان وإقامة الحدود ومَنَعَ مِن ذلك، وكذلك لو أباح شرب الخمر والزنا ولم يمنع منها ، لا يختلف في وجوب خَل

Kur’ân-ı Kerîm’in kıraatinde hatadan korunmak için, alana dair kavramların teorik olarak bilinmesi ve pratik olarak da en doğru şekilde uygulanması büyük önem arz etmektedir. Bu amaca yönelik birçok eser kaleme alınmıştır. Kıraat ilmi denildiğinde öne çıkan şahsiyetlerden birisi de alanda çoğunluğu kaynak eser olma özelliğini haiz onlarca kitap kaleme alan İbnü’l-Cezerî’dir. Onun eserlerinden birisi de kıraat ve tecvîd ilmine ait kavramları açıkladığı Usûlü’l-kırâât (ed-dâire ‘alâ’htilâfi’l-kırâât) isimli e

Yahûdilerin özellikleri… Değişik bir ifade ile, İsrâiloğullarını yahûdileştiren, yahûdileştirip zillet ve meskenet damgası yemelerine ve Allah’ın lânet etmesine sebep olan özellikler… Kur’an’dan çıkartılan tam 80 özellik. Bu özellikler olmasa, İsrailoğulları da yahûdileşmeyecek ve lânete varan alçalma yaşamayacak. Farklı şekilde ifade edersek; bu özellikler hangi toplumda, hangi şahıslarda varsa, onlar da yahûdi gibi olacak, zillet ve meskenet içinden yaşayacak, İlâhî lânete uğrayacak. Bakalım, bu özellikle

Kur’ân araştırmacılarının istifadesine sunulan bu eser, Kur’ân-ı Kerim’deki yerleşik Arap gramerine muhalif olan ayet­lerin ele alınıp gerekçelerinin açıklandığı bir çalışmadan iba­rettir.İçeriğini doğru ifade edebilmesi için elinizdeki kitabın adı “İlâhî Kelâmın Müstesna Grameri” koyuldu. Bu isimlendirmede “kuraldışı, benzeri az bulunan, benzerlerinden ayrı, üstün olan, seçkin” gibi anlamlara gelen “müstesna” kelimesinin tüm anlamlarından istifade etmek hedeflendi. Kitapta ele alınan ayetler bilinen kurall

Birçok meselede yeni ufuklar açan Ebu’l-Âlâ el-Mevdudi düşünme ve yazma üslubuyla da dikkat çekmiştir. Kaleme aldığı bütün eserlerinde okuyucularını Kur’an’a yönlendirmek için uğraşmıştır. Eserlerindeki açıklamaların bir kısmını okuyucunun zihninde izah ihtiyacı duyabileceği diğer kısmını ise onların görmezden gelemeyeceği yerlere koymuştur. Ebu’l-Âlâ el-Mevdudi’nin “Kur’an’a Göre Dört Terim” isimli eseri onun bu perspektifinin görüldüğü klasik metinlerden biridir. Kitap okuyucuların Kur’an’a daha bütüncül

Kur’ân kıssalarının temalarını ve anlatım üslubunu ele alan bu çalışma, giriş ve iki bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde Kur’ân’da anlatılan kıssaların temalarına yer verilmiştir. Bu temaların başında Tevhid, risâlet ve ahiret gelmektedir. Bu temel temalarla beraber her kıssada önemli bir ahlâkî ilke veya davranış biçimi de tema olarak öne çıkmaktadır. Kimisinde bu, sadakat, iffet, sabır gibi olumlu bir meziyet olarak tezahür ederken kimisinde ise zulüm, hile veya cinsel sapıklık gibi kötü davranı

Kahraman peygamber böyle bir peygamber idi. Muhammed’in dehası, Zerdüşt dinini darmadağınık bir topluluk haline getirmiş, Hindistan’ı aşarak Brahma dinine de üstün gelmiş, Buda dinini bile yenmiş, İsa dininin Doğuda bütün egemenliğini devirmiş; Mısır’dan Cebelitarık’a kadar Roma’nın bütün Afrika’sını elde etmiş, Avrupa’ya geçerek İspanya’nın en büyük bölümünü mülk edindikten sonra Loire Irmağı’na kadar ilerlemiş, Eski Roma’yı titretmiş ve en sonunda yeni Roma’yı, yani İstanbul’u da ele geçirmişti.

1789-1876 yılları arasında yaşamış olan İngiliz oryantalist ve yazarı John Davenprot, kendisi Müslüman olmamakla birlikte, Batı dünyasının İslam’a ve onun peygamberi olan Hz. Muhammed’e olan bakışını yanlış bulmuş, İslam’ı doğru biçimde anlayabilmek için nasıl bakılması gerektiği konusunda görüşler ortaya koymuştur. Batı’nın yanlı ve önyargılı bakışının yerine Kuran’ın mesajının doğru anlaşılabilmesinin yolunu göstermeye çalışmıştır.

Serinin bu ikinci kitabında, ► Hazreti Muhammed Ayı İkiye Böldü mü? ► Peygamberler Eşit mi, Yoksa Üstün Olanı Var mı? ► Kuran Hz. Muhammed'in Vefatından Sonra mı Kitap Haline Getirildi? ► Kuran'da Neden Kar Kelimesi Geçmiyor ► Bir Müslüman Kaç Kişiye Bedel? ► Kuran'da Sevgiden Bahsedilmiyor mu? ► Müslüman Olmayanların Ahiretteki Durumu Ne Olacak? Onlar da Cennete Gidebilecekler mi? ► Muhammed Suresi 35 Ayette "Üstün İken Barışa Çağırmayın mı" deniliyor? Ve akıllara takılan onlarca sorunun cevabı... Sonuç ol

Kur’an-ı Kerim’in en küçük yapı birimi olan harflerinden hecelerine, peygamberlerden, özel kişilere, akrabalık bağlarından, karı-koca, kardeşler, anneler, babalar gibi hukuksal bağları oluşturan tüm öykülerdeki kişi sayılarına kadar hep 28'li ölçütle vahiy edildiği görülmektedir. Ayrıca sadece hukuksal bağlarla ilgili kişiler değil, hayvanlar, sorulan sorulara verilen cevaplar, matematik işlem rakamları, dualar, yemin sureleri gibi birçok konunun da 28 ölçütle vahiy edildiği anlaşılmaktadır. 28’li ilahi bi

Kuran’ın Zazaca Kürtçesine tercümesi yani mealdir.

Araştırmacı nesilleri peşi sıra gelir ve yüzyıllar geçer, Kurtuba filozofu, insanlık fikrini meşgul etmeye, değerli bir mevzu olmaya Doğu akademilerinden önce Batı akademilerindeki üniversite profesörleri ve öğrencileri için enteresan bir konu olmaya devam etmektedir. Bunun nedeni, bazen “iftiraya uğrayan”, bazen de “tedirgin eden” İbn Rüşd’ün, felsefe, fıkıh ve İslâm’dan önce Hıristiyan kelâm “ilahiyat” düşüncesinin geneline gölgesini bırakabilmesidir. Bu, sadece Aristoteles’in eserlerinin büyük şerh edeni

في والدراسة بالعناية ظفرت التي الموضوعات من القرآني القصص موضوع ُّيعد كالتداولية الحديثة؛ اللسانيات برؤى ّر ّ الصوتية والمستويات والتربوية...؛ واألسلوبية النصية األنظار إلى إضافة ،والعرفانية لالستكتاب موضوعا العنوان هذا الختيار ُّجه التو فكان ...والداللية والنحوية والصرفية من أكثر عبر وقراءته ،"القرآني القصصي الخطاب" َّات تجلي على ُّرف للتع الثاني؛ للكتاب تحليل مجال في وخبيرا باحثا 27 بمشاركة إعدادها تم فصال 26 االستكتاب أعمال تضم من مراجعتها بعد االستكتاب أعمال نشر وقدتم .البلدان مختلف من القرآني الخطاب :ف

İslam inancının temel kavramlarından olan din, iman, cennet, cehennem, ahiret, hak, batıl, rab, rahman, erd, sema, ebed, huri, şeytan... Vb. çok sayıda kavramın yanı sıra Allah’ın doksan dokuz isminden en az yirmisinin; Kur`an`daki on beş surenin isminin Kürtçe kökenli olduğunu biliyor muydunuz?