Elinizdeki "Levâmiu’l-Ukûl" adlı ilmi çalışma, "Râmûzu’l-Ehâdîs" kitabının açıklamasıdır. O Allah'a hamdolsun ki, her şeyi içinde toplayan büyük âlemin gerektirdiği hususları kendinde bulunduran insanı, âlemin küçük bir kopyası olarak yarattı ve dilediği kimseyi yüce Rabbi'n elçisine hizmet etmek için kandilini yakarak, sünnet nurlarından aydınlatıcı nurla nurlandırdı. Ona, ilmi eserler hazinesinin her şeyi açan anahtarını lütfetti. Râmûzu’l-Ehâdîs şerhi ile muradımız, onda gizli kalanları mey­dana çıkarmak

Elinizdeki "Levâmiu’l-Ukûl" adlı ilmi çalışma, "Râmûzu’l-Ehâdîs" kitabının açıklamasıdır. O Allah'a hamdolsun ki, her şeyi içinde toplayan büyük âlemin gerektirdiği hususları kendinde bulunduran insanı, âlemin küçük bir kopyası olarak yarattı ve dilediği kimseyi yüce Rabbi'n elçisine hizmet etmek için kandilini yakarak, sünnet nurlarından aydınlatıcı nurla nurlandırdı. Ona, ilmi eserler hazinesinin her şeyi açan anahtarını lütfetti. Râmûzu’l-Ehâdîs şerhi ile muradımız, onda gizli kalanları mey­dana çıkarmak

Selman, benim ailemdendir” (Hz. Muhammed) O’nun hayatı hiç yazılmadı. Çünkü gücün, iktidarın ve statükonun asırlardır korktuğu bir isimdi… Selman, mistik bir derviş gibi tanıtıldı. Din dışı gelenekleri meşrulaştırmak için kullanıldı. Kimine göre bir molla, kimine göre sufi bir derviş, kimine göre büyük bir devrimci… İşte Selman’ın yasaklanan hikâyesi! Yoksulluğun ilahi kader görüldüğü o beldede, mal-mülk düşmanı bir kâfir olarak tanımladıkları Hz. Muhammed’in yol arkadaşı Selman, bir devrim manifest

Kelime-i tevhîd, Rabbimiz Allâh Azze ve Celle’nin tek hak ilâh olduğunun ilânıdır. O’ndan başka gerçek bir ilâhın bulunmadığını, O’nun dışındaki tüm ilâhların sahte ve bâtıl olduğunu ifâde eden mübârek bir kelimedir. Hakkın habercisi ve bâtılın kahredicisi olarak şirkin cellâdıdır. Tâğûtların saltanatlarını yerle bir ederek küfrü, zulmü ve fıskı müebbete mahkûm eden bir kelimedir. Tüm nebîlerin dâvetlerinin başı ve sonudur. Kavimlerini dâvet ettikleri ilk esastır. Cihâd sancaklarının kendisi için açıldı

Peygamberimiz Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in gönderilişinden bu zamana kadar Kitâb ve Hikmet’in (Sünnet’in) yolu üzere bulunan kimseler, bu değerli menhec üzere kalabilmek ve bu menheci koruyabilmek adına birçok mücâdelelere girdiler. Yeri geldi cihâd ve münazara ettiler, yeri geldi vaaz ve dersler verdiler ve de yazılı birçok eserler bıraktılar. Allâh Azze ve Celle’nin izniyle âcizane olarak şerh edecek olduğum hacmi küçük fakat önemi büyük olan bu eser de onlardan biridir. “Nevâkıdu’l-İslâm”

İslâmî kavramlar, bütüncül olarak belirli bir tertip üzerine öğrenip öğretildiğinde -Allâh’ın izniyle- başarı kaçınılmazdır. Ancak her ilimde esas kâide, belirli bir usûl izleyerek okumaktır. Zîrâ kavram dediğimizde bilindiği üzere bu saha çok geniştir. Akîdevî, fıkhî ve ahlâkî başta olmak üzere bilinen ilim dallarına âit birçok kavram vardır. Bunlardan bazılarını öğrenmenin hükmü farz-ı ayn, bazılarını farz-ı kifâye, bazılarını da müstehabtır. Bazılarını genel olarak bilmek yeterli olurken, bazılarını

Tevhîd, tüm tevhîd elçilerinin ortak dâvetidir. Onlar, hak dâvetle kavimlere gittiklerinde ilk olarak anlattıkları ve dâvet ettikleri hakîkat, tevhîd olmuştur. Tevhîd, tüm kavimlerin ve toplulukların anlaması ve kabul etmesi gereken en öncelikli konudur. Tevhîd anlaşılmadan İslâm anlaşılamaz. Anlaşılmayan İslâm’da yaşanamaz. İslâm’ın yaşanması için mutlaka tevhîdin anlaşılması gerekir, bu kaçınılmaz bir zarûrettir.

Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekkinisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden EbûTâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aittir. Ebu Talib el-Mekki’nin günümüze ulaşan tek eseri Kütü’l-kulûb’un bir bölümünü oluşturan bu çalışma, öncelikle rıza makamı, zühd makamı, olanlara rıza göste

İnsan, yaratılışının gereği olarak bilinmeyene, görünmeyene ve gizemli olana her daim alaka/merak duymuş ve bu merakı sebebiyle de sürekli olarak görünenin ötesiyle ilgilenmiştir. Düşünce tarihi boyunca farklı ilim dalları gaybı genellikle bir varlık ve bilgi problemi olarak ele almışlardır. Kelâm ilmi ise gaybı vahiy ve iman sınırları içinde anlamaya/çözmeye çalışmıştır. İnsanlığın tarihsel serüveninde farklı din, medeniyet ve felsefî kanaatlere sahip olan milletlerin büyük çoğunluğunun gayb bilgisi ve gay

Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekki nisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden Ebû Tâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aittir. Ebu Talib el-Mekki’nin günümüze ulaşan tek eseri Kütü’l-kulûb’un bir bölümünü oluşturan bu çalışma, öncelikle zahitliği, fakirlik ve zenginlik bağ

Elinizdeki kitap, ilk dönem sufilerinden ve yazdığı Kutü’l-Kulub isimli eseriyle erken dönemlerde tasavvufun çerçevesini belirgin hale getiren büyük mutasavvıf Ebu Talip el-Mekki’nin (v. 386) zikredilen eserinin “Yakinin sabır, şükür, korku ve reca makamları” bölümlerinin tercümesini ihtiva etmektedir. Tercüme ettiğimiz bölümde imanın makamlarından sabır makamı, sabır ehlinin halleri, sabrın türleri; şükür makamı, şükredenlere mahsus haller, şükredilmesi gereken hususlar, sabır-şükür ilişkisi; reca/ümit mak

Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekkinisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden EbûTâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aittir. Ebu Talib el-Mekki’nin günümüze ulaşan tek eseri Kütü’l-kulûb’un bir bölümünü oluşturan bu çalışma, öncelikle kardeşliğin önemini, kardeşlerin nasıl olması

Elinizdeki bu kitap, İslam tasavvufunun önde gelen imamlarından EbuTalip el-Mekki’nin (v. 386) Kutü’l-Kulûb isimli eserinin Nefis Muhasebesi ve Vakte Riayet bölümünün tam metin tercümesidir. Bu bölümde özellikle nefis muhasebesi, müritlere gereken virtler, ariflerin manevi halleri, nefsin tarifi, müşahede, seyri sülük, yakin ehlinin makamları, kalplerin ölmesi ve canlılığı, velilerin dereceleri, kalbe gelen iyi ve kötü düşünceler (hatavır) gibi konular ele alınmıştır. Çalışmamız, insanların kalplerini ih

Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.” Ayetten de anlaşılacağı gibi kalbin hakikati Allah’ı anmak ve her daim O’nunla meşgul olmakla ancak mümkündür. Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekkinisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden EbûTâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aitti

Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekkinisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden EbûTâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aittir. Ebu Talib el-Mekki’nin günümüze ulaşan tek eseri Kütü’l-kulûb’un bir bölümünü oluşturan bu çalışma,öncelikle ilim konusundan, alimlerin vasıflarından, dün

Ebû Talip el-Mekki’nin elimize ulaşan tek eseri erken dö- nem tasavvufu hakkında geniş bildiler ihtiva eden, züht, tak- va, şeriatın ikamesi gibi konuları ihtiva eden Kutü’l-Kulûb eseridir. Eser, toplamda kırk sekiz bölümden meydana gelip, içerisinde ibadetlerin yerine getirilişine, virt ve dualara, kal- bin hallerine, nefsin kontrol altına alınması gerektiğine, mu- hasebe, murakabe, yakin gibi tasavvufi durumlara genişçe yer verilmiş, Allah Teala’ya ulaşmayı arzu eden müritler için yol gösterici bilgiler v

Ebu Talip el-Mekki’nin elimize ulaşan tek eseri erken dö- nem tasavvufu hakkında geniş bildiler ihtiva eden, züht, tak- va, şeriatın ikamesi gibi konuları ihtiva eden Kutü’l-Kulûb eseridir. Eser, toplamda kırk sekiz bölümden meydana gelip, içerisinde ibadetlerin yerine getirilişine, virt ve dualara, kal- bin hallerine, nefsin kontrol altına alınması gerektiğine, mu- hasebe, murakabe, yakin gibi tasavvufi durumlara genişçe yer verilmiş, Allah Teala’ya ulaşmayı arzu eden müritler için yol gösteric

Elinizdeki bu kitap, hayatının uzun bir bölümünü Mekke’de geçirdiği için Mekkinisbesiyle anılan, Gazali ve Abdülkadir-i Geylani gibi isimleri etkileyen, çeşitli yerlerde tanınmış alimlerden faydalanan, helalden gayrısıyla ilgilenmeyen bu sebeple de bol bol perhiz ve çile hayatını tercih eden EbûTâlib Muhammed b. Alî b. Atıyye el-Mekkî el-Acemî’ye aittir. Ebu Talib el-Mekki’nin günümüze ulaşan tek eseri Kütü’l-kulûb’un bir bölümünü oluşturan bu çalışma, öncelikle zahid bir yaşam sürmek isteyen kimselere kıla

Ibn Arabî’yi hatirlamak, yasam sorunlarinin birikmis oldugu günümüz dünyasinda bir ilham kaynagi olabilir. Zira onun da temsilcilerinden biri oldugu manevi tecrübe, edebi ve sanatsal tecrübenin kaynagi oldugu gibi ayni zamanda din ve sanatin birlestirici bir çerçevesini olusturur. Ibn Arabî’yi günümüze tasimanin genel baglamdaki önemi budur. Islami baglamda onu günümüze getirmek (ve bir kez daha marjinal ufuktan orta çizgiye geri almak) ise; yirminci yüzyilin son yillarindaki bazi selefi yönelis, fikir ve g

Bir insanın kendisini, kendi sürecini, kendi yolculuğunu unutması kadar dramatik bir şey yoktur. Yaratıcısına değer vermemiş, hayatında O’nu hep arkaya atmış, göz ardı etmiş, umursamamış; kendisine hayat bahşeden Zat ile ilişkisini barışık tutmak ve O’nu sevip saymak için gayret etmemiş; dolayısıyla böyle bir farkındalıktan uzaklaşmış kimselere Cenâb-ı Hak kendilerini unutturuyor. Çocukluk ve gençlik çağlarımızda o ilk algı ve farkındalıkla yaptığımız sorgulamalar daha yoğunken bir zaman sonra çeşitli mesul