Kadim medeniyetler bir zamanlar dişi tanrısal varlıklara taparlardı ve kadınlar, topluluklarının liderleri, danışmanları ve şifacılarıydılar. Ancak çağlar geçtikçe Tanrıça’nın bilgeliği unutuldu ve tüm dünyada insanlar kadim dişil bilgelikle olan bağlantılarını kaybettiler. Önde gelen bir öğretmen ve kadınların bilgelik gelenekleri hakkında kitaplar yazan Tanishka bu pratik rehberde, başlıca Tanrıça kültürlerini tanıtıyor ve onların öğreti ve pratiklerinin bugün yaşamınızı nasıl güçlendirebileceğini v

Bir içkinlik felsefesi olarak Deleuze düşüncesinin dini alan açı- sından tutumu, teolojinin aşkınlık’la felsefenin ise içkinlik’le ilişkilendirilmesine bağlı olarak her türlü Bütün ya da Bir gibi kavramlardan uzak durulması yönündedir. Böyle bir düşünce biçimi, anti-hiyerarşik bir tutumla olguya yönelik her türlü bilişsel kanaatlerin karşısında olan tamamen materyalist ve ampirist bir içkinlik düzleminde Nietzscheci bir neşe ile yaşamın onaylanması şeklinde gerçekleşir. Deleuze, Tanrı’yla merkezlenmiş bir e

Günün birinde, tanıdık dükkânların önünden geçerken daha önce hiç görmediğiniz bir dükkânın gözünüze çarptığını hayal edin. Aslında, gördüğünüz bu dükkânın daha dün orada olmadığından eminsiniz. Biraz daha araştırdığınızda bunun sıradan bir dükkân olmadığını keşfediyorsunuz. Dükkân,zihninizi düşünceli ve uyanık tutacak hikâyeler, şiirler,etkinlikler,düşünce deneyleri,eğlenceli felsefi fikirler, bulmacalar, problemlerle dolu…

"Yaratılış bir gizem değildir, özgür eylemlerimiz sırasında duyumsadığımız şeydir." Analiz ederek kavrayan zekânın dışında bir bilme biçimi mümkün müdür? İçinde yaşadığımız kesintisiz değişimi, kavramlarla hareketsiz hale getirmeden, parçası olduğumuz bütünsel yaratımı kucaklayan bir bilme biçimi... Hatta kolumuzdaki saatlerle ölçtüğümüz anların, aslında bir ezginin notaları kadar bütünsel olduğunu fark eden ve zamanı mekâna dönüştürmeyen bütünsel bir kavrayış... Öyle bir kavrayış ki tabiatı gereği geriye d

Bu metin, Blaise Pascal'ın yaşamı ve eserleri üzerine Giriş, Pascal'ın hayatının ve çalışmalarının derinlemesine incelendiğini ve onun matematiksel ve fiziksel keşifleri ile dini inançları ve teolojik görüşlerinin sık sık tartışıldığını belirtiyor. Pascal'ın her nesil tarafından yeniden değerlendirilmesi gereken önemli bir yazar olduğu önem arz ediyor. Pascal'ın genç yaşta gösterdiği olağanüstü zekâ ve erken olgunluğu vurgulanıyor, ayrıca babası Étienne Pascal'ın dini etkileri ve Jansenizmle olan ilişkisi h

"Sanırım; bugüne kadar insan tarafından gerçekleştirilen felsefi etkinliklerin odak noktası “varlık” olmuştur. İnsan kendi ve çevresindeki varlıklardan bilinç olarak haberdar olduktan sonra, hem kendisini hem de diğer varlıkları merak etmiş, varlığın varlık sebebini araştırmaya başlamıştır. Gelişen bilim ve teknoloji ile diğer varlıklar üzerine geliştirdiği düşüncelerini kanıtlamaya çalışmış, kanıtladıklarıyla birlikte hakikati ortaya çıkarmış ve bu hakikatlere inanmıştır. Ancak insan, bir tek kendisinin va

Walter Cooper Dendy'nin 'Gizem Felsefesi', ruhların, rüyaların, hayaletlerin ve melankolinin gizemli dünyasına derinlemesine bir dalış sunuyor. Bu eser, insan zihninin sınırlarını zorlayarak bilinmeyenin sınırlarını araştırıyor ve okuyucuları, doğaüstü ile bilimsel gerçekler arasındaki bulanık sınırlarda gezintiye çıkarıyor. Ruhların doğası ve motivasyonları, hayaletlerin kehanetleri ve illüzyonları, zihinsel çağrışımlardan etkilenme, beyinsel heyecan ve tıkanıklıklar gibi konuları ele alarak, bu fenomenler

Ernst Haeckel, bilim ve felsefenin derinliklerine dalan "Evrenin Bilmecesi" eseriyle, 19. yüzyılın sonlarının entelektüel manzarasına ışık tutuyor. Bu eser, doğa ve varoluşun temel sorularına cesurca eğilen, düşündürücü bir çalışmadır.Kitap, bilimin insanlık tarihindeki devrimci ilerlemelerini ve geleneksel "Vahiy" ile bilim arasındaki açık çelişkileri inceler. Haeckel, tekçi felsefenin çerçevesinde, evrenin karmaşıklığını ve insan zihninin bu karmaşıklığı çözme çabasını ele alıyor. Her bölüm, insan varlığı

Bilimin geldiği noktada evren ve insan varoluşunu anlamaya çalışan tüm disiplinlerin -psikoloji, felsefe, din, pozitif bilimler, kozmoloji, mikrobiyoloji- aralarındaki kalın perdelerin Kuantum fiziğindeki gelişmeler sayesinde kalkmasına ve hakikâtin ışığının zihnimizi aydınlatmasına şahit oluyoruz. Bu sayede hayata ve hayattaki yerimize olan bakışımızı biraz daha derinleştirip genişletmeye başlıyoruz. Bir anlamda Platon’un belirttiği gibi içimizde zaten var olan bilgiyi anımsamaya yani “uyanmaya” başlıyoruz

"...paleo-psikoloji olarak adlandırılabilecek bir bilime ulaşıyoruz. Fosilleri, çağlar boyunca süregelen düşünce formlarıdır ve böyle bir bilim, daha yüzeysel farklılıkların ardındaki temel benzerlikleri göstermeye çalışır. Elinizdeki çalışma, günümüz insanlığının bilinçaltında bulunan şeyleri ile ortaçağın pek çok düşünce biçimi arasındaki temel ilişkileri göstermesi açısından böyle bir bilime katkı niteliğindedir. Yaşamın birikimlerinin durmak bilmeyen karmaşıklığı, enerji ifadesi için büyük bir ilke yara

Aydınlanma’nın büyük filozofu Voltaire aslında deistti. Aynı zamanda bir ansiklopedist de olan filozof insanların kendi “kutsal” kitaplarının yazarı yani kendi yaşamlarının sahibi, filozofu ve kulu olabilmelerinin yolunu da açtı. Ona göre gökyüzünde bir patron, yeryüzünde de onun bir CEO’su olmamalıydı. Evren henüz çok da keşfedilmeden düşündü bunu. Deizmin bir atası ve düşünürü olarak değil, aksine bir yaşayan, bir insan ve bir düşünen olarak…

Olasılıkların En Güzeli’nde, Dünyaca Ünlü Bilim İnsanı Rıchard Dawkıns'in Kitaplarından Derlenmiş Olan, Her Biri Ders Niteliğindeki Sözlerini Okuyacaksınız. Bilimsel Ve Rasyonel Düşüncenin Yılmaz Savunucusu Olan Dawkıns, Yıllardır Dogmatik Düşünceyle Savaşmakta Ve Kitlelere Bilimi Sevdirmeye Çalışmaktadır. Ster Evrim, İster Evren, İster Bilimsel Okuryazarlığın Önemine Dair Düşünceleri Olsun, Olasılıkların En Güzeli’ndeki Her Bir Alıntı Dawkıns'in Bilime Olan Boyun Eğmez Bağlılığını Yansıtmaktadır. Olasılıkl

YALNIZCA ACI VEREN ŞEYLERİ HATIRLARIZ, Cioran’ın sözlerinden özenle derlenmiş bir seçkidir. “Bilinç dikenden çok daha fazlasıdır, ete saplanan hançerdir.” “Kişi umut etmekten kurtulmadığı sürece köledir ve köle olarak kalır.”

Etiğe dair kişisel ve kültürel kodlarımız sadece doğrular ve yanlışlar hakkındaki görüşlerimizi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda kim olduğumuzu ve verdiğimiz kararları da büyük ölçüde belirler. Buna rağmen etik, çoğunlukla felsefe kitaplarında alt başlık olarak ve böylesine kapsamlı bir alanın sığdırılamayacağı kadar kısa bölümlerle ele alınır. Etik 101 ise bu kapsamlı alanın hakkını verircesine antic Yunan’dan modern zamanlara, hazcılıktan altruizme ve Epikuros’tan Nietzsche’ye kadar etiği tüm yön

“Sözlerin değil, cüretin ve utanmazlığın yokluğundan ve size duymaktan hoşlanacağınız türden şeyleri söylemeye isteksiz olduğumdan ötürü mahkum edildim – yani ağlayıp sızlamadım ve bana yakışmayan, ama dediğim gibi başkalarından duymaya alışık olduğunuz türden birçok başka şeyi yapıp söylemedim. Hayır, o sırada karşı karşıya olduğum tehlikeden ötürü aşağılık bir şey yapmamam gerektiğini düşündüm ve şimdi kendimi böyle savunmuş olmaktan ötürü pişman değilim. Kendimi o şekilde savunup yaşamaktansa, bu şekilde

Varlığınızda yok olmaya hazır mısınız? Yada bir yok oluştan doğmaya... İşte varoluşun aslında yokluk olduğunu bilenler hayatın küllerinden yeniden doğmayı da becerirler.

Sayı her yerde: Badiou’nun dediği gibi, siyaset, anketler, Big Data, bilimler, bilgi-işlem ve tıp dahil her şeyde. Her şeyi belirleyen bir güce sahip sayı, o konuşunca hepimiz susuyoruz, ama elimizde sayıya dair doğru düzgün bir kavram yok. Geometri için aksiyomatiğimiz Euclid ile birlikte kurulmuşken, sayı ve aritmetik uzun zaman üvey evlat olarak görülmüş, aritmetiğin aksiyomatiği için 19. yüzyıl sonuna kadar beklememiz gerekmişti; üstelik, “her sayıyı saymayan” bir aksiyomatik. Badiou’nun bu enfes kitabı

Canguilhem ve Deleuze gibi isimler için önemli olduğu, hatta onları etkilediği bilinen Gilbert Simondon'un düşüncesi son yıllarda dünya çapında yeniden ilgi görmeye başladı. Bu derlemede, onu tamamlayan diğer derslerle birlikte yayımladığımız 1968 tarihli meşhur “Tekniklerin İcadı ve Gelişimi” isimli ders, 1958 tarihli “Teknik Nesnelerin Varoluş Modalitesi” isimli incelemeyi, çizimler ve engin bir tarihsel bakış sunarak epeyce zenginleştiriyor. Teknik nesneyi hem yapısı ve işlevi hem de jenezi ve icadı bakı

Tapınak kendisini içeriye kapatan duvarlarla çevrilidir. Bu duvarların yüksekliği içeride korunması beklenen kutsal bir özün ritüellerin ötesine taşan kirli bir alana bulaşmasını önlemek içindir. Üniversite skolastik bir akademinin tapınağı haline geldiğinde, orada kural dışını düşünmek yasaktır. Oysa elinizdeki derlemenin akademik ciddiyetin yüce sınırlarını çiğnemekle hiçbir sorunu yoktur. Zaten ismi de buradan ileri gelir: Latince kökenli profane sıfatı (dindışı, seküler, kutsala saygısız vs.) profanum s