“Oku! Yaradan Rabb’inin adıyla oku!” Toprağı, denizi, havayı, içinde yaşayanları oku! İçinde yaşayanlar için yaratılanları oku! Gök kubbe olmuş semada ezanlarla yankılanmakta Tüm Allah-u Ekberler birleşerek dünyayı sarmalamakta. Alınan nefesin tükenmemesi, içilen suyun gökten inmesi Ya ölü toprağın yeniden yeşermesi. Oku! Toprağın can alıp can vermesini Ölüp ölüp yeniden dirilmesini. Nice sırlar saklıdır ki gözyaşını nehirle akıtmakta Gezdikçe de nice dertler alıp katmakta. Çatlayan, kurumuş topraktan damla

YARIM’A” DAİR Söyleyin nedir yarım? Eksik olan mı? Tam olan yarım kalamaz mı? Tam katının yarısı değil mi? Bir sevda mı yoksa yarım, bir aşk mı ya da? Hangisi? Kiminin iki çeyreği, yani yarısının yarısı, kiminin bir bölü ikisi… Kimine göre piyangodan çıkan biletken yarım, kimine rakı şişesi. Dertlinin yarım kalan aşkı vardır. İşçinin tam yarımda olan paydosu… Sahi nedir yarım? Ne? Fukaranın “Usta bana b ir yarım.” derken istediği, parasının çıkışmadığı yarım ekmek döner mi? Yoksa kaçmaya çalıştığı yanı mı

Cinayet büro Komiseri, mesleğine çok düşkün Lavin’le Genel cerrah olan Uraz liseden beri arkadaştır. Fakat Uraz’a aşık olan Lavin’in Uraz hakkında bilmediği bir şey vardır. O da Uraz’ın “Kesik Parmak Cinayetleri” adı altında intikam için seçtiği kurbanlarını belirli mesajlar bırakarak öldürüp parmaklarını keserek onları saklayan zeki bir seri katil olduğudur. Lavin’se hikayelerle süslenmiş bu cinayetleri tek tek çözmeye yemin etmiştir. Yapbozun tüm parçaları birleştiğinde ortaya ne çıkacaktır? Peki siz söyl

Noktanın anlattığı kadarıyla son yakışmazdı bu senaryoya, belki bir gün umuduyla; Birbirini takip eden üç nokta hep olmalıydı son bulan sonsuzlukların sonunda.

“Kaan! Dostum! Üzgünüm ama her şey seninle başladı! Seninle başladı ve seninle de bitecek! Çünkü sen; ‘Sıfır Noktası’sın! Her şeyin başlayıp bittiği yersin! Sen kendi evrenini var eden ve -zamanı geldiğinde- onun varlığına son verecek olansın. İçinde bir şeylerin buna inanmaya direndiğini biliyorum ama gerçek olan bu ve bunun sorumluluğunu üzerine almak zorundasın… Ama sana güzel bir haberim var. O yüzden geldim. Buraya geldim, çünkü bu güzel haberi ilk benden duy istedim!”

Varoş Çıkmazı bir gecekondu mahallesidir. Sakinleri eğitimsiz ve yoksuldur. Mahalleye Boğazkesen adında oldukça esrarengiz bir adam gelir ve bu varoşların yaşayış şekline tezat, saray gibi bir ev yaptırır. Gecekondu mahallesi manzarası olan bu saray, gizemliliğiyle mahalleye korku salar. Mahalleli bu esrarengiz adama akıl erdiremediği için onun hakkında bir sürü ürkütücü hikâye uydurur. Yüzünü göremedikleri Boğazkesen’den korkar ve onun gizemli kurallarına itaat ederler. Varoşların efendisi Boğazkesen’in, b

Hayata farklı pencerelerden bakan insanlar için başka dünyalardan kısa öyküler.

Sırları açığa çıkarmanın her zaman sonuçları olmuştur. Aslında bazı sırlar her zaman gömülü kalmalıdır ve bu sırların ardındaki gizem hiçbir zaman açığa çıkmamalıdır. Çünkü bazen sonuçlar tahmin edilenden büyük yeni etkiler yaratabilir. Çığırından çıkmış ve tekrar düzenlenmiş bir dünyada yaşamakta olan karakterlerimiz farkında olmadan açığa çıkardığı sırların sonuçlarıyla yüzleşebilecek mi? Efsanelerin tekrardan hayat bulacağı, derine indikçe insanların ait olmadığı ve gerçekliğin ötesindeki bir dünyanın pe

Papatya Vedası

“Deliliğe, yalnızlığa ve aşağı yuvarlanmış toplumlara dair, kırgın, öfkeli ve sakınmasız bir dinamit. Edebiyatın tehlikeli çocuğundan isabetli yumruklar. Yıkıntılar arasında gezmekten korkmayanlara.”

Kitty Kitty Tokat'ta

Oğuz Kağan daha 40 günlükken yediği çiğ et ve içtiği kımız yüzünden şaman bir büyücü tarafından lanetlenir. Bunun üzerine yersel ve göksel eşlerinden olan oğullarına da bu lanet aktarılır. Bozoklar bundan sonra kan arzulamakla lanetlenir. Üçoklar ise her bir kemiği kırılarak kurda dönüşmekle. Yok edilemeyen bir silah, karşı konulamayan bir irade arasında kalan Iraz hem Bozokların hem de Üçokların lanetinden etkilenmiş genç bir kızdır. Hükmetmek hiç bu kadar zor olmamıştı…

İnsanlar her zaman tatminsiz hayatlarından bir çıkış yolu ararlar. Onu bulurlar ve hiçbir şey değişmez çünkü hayat tatminsizlik üzerine kurulu bir düzendir. Sürekli bir heyecan peşinde koşarken her türlü belaya bulaşırız. Başımıza gelen kötü şeyler ,sonucunda Tanrıya yakarırız.

Mor Karanlık

Bu roman, 1940’larda Antalya Gazipaşa’nın bir köyünde yaşanmış yürek yakıcı bir hadiseyi sunuyor bizlere. Fatma ve Ömer’in temiz ve çıkarsız sevdasına ayna tutuyor. O dönemin hayat şartlarını, zorluklarını, sıkıntılarını, kederlerini bu romanda bulacaksınız. Hüzünlü bir sevdanın yürek burkan sonunu okuyacaksınız. Kendi topraklarımızın öz hikayesi bu. İnanç ve töreyle yoğrulmuş Anadolu’nun kokusunu duymanız temennisiyle sunuyoruz romanı. Şimdi söz, siz okurların.

Eylül ayında, Kocaeli’nde hastaneye giderken 1974 model bir Opel station otomobilde dünyaya geldi. O gün bu gündür yollarda… Bazen kendini aramak için yola çıktı bazen de kaçmak için… “Öznurrrrrr, Yeni başlangıçlar hep heyecan vericidir dimi? Tercih ettiğin bu yeni yolda hep mutlu ol ve gönlünden geçen tüm güzellikler yoluna çıksın. Sesindeki tınıyı şimdi çok daha güçlü bir amaç için kullanacaksın ne güzel bana kattıkların için ben de sana teşekkür etmek istedim… Daha sonra bebelerden biraz fırsatını bulunc

Kirişten adımımı attığım anda bir irkilme gelmişti; kulağıma bir sessizlik, burnuma bir kan kokusu. Sanki kalbim kaçmak ister gibi göğüs kafesimi tekmeliyordu. Yerde yatan eşime ve çocuğuma baka kalmıştım. Sehpanın yanına kıvrılmış ne kadarda güzel uyuyorlardı öyle. Etraf darmadağın olmuş, cam çerçeve inmiş ve halının her santimetresine kan bulaşmıştı. Nefesim kesilmişti.

Yaşadıkları topraklara ve tarihine sahip çıkanlara sevgilerimle…

Şarkısını yitiren, dikenlerle bezenen dünyada bir muştudur şiir. Çorak gönüllere ekilen en güzel duyguların tohumu, taş plakta ya da radyoda çalan eski bir mahur beste, çözülemeyen kördüğüm, nakış nakış işlenen gizli bir sevda, bülbülün güle duyduğu hasret, tren istasyonlarında edilen veda, en karanlık gecede hüznün kıyısında yalnızlığa yoldaş olan hatıra, meftun bir yüreğin seher vakti ettiği dua, mutlu sonla biten bir masal ya da yarım kalan bir hikâyedir şiir… Kuşatılmış Yalnızlık’ta bir şairin nisan y

Talihsiz bir olay sonucu karşılaştığı Umut’la derin bir bağ kuran Ada, geçmişindeki yaraları sarmak için onunla bir gelecek planlar. Umut’un ansızın öğrendiği gerçekler kendini ve çevresini büyük bir sorgulamaya iterken ani verdiği kararlar onu içindeki boşlukla karşı karşıya getirir. Kim olduğunu ve yaptıklarını neden yaptığını anlamaya çalışan Umut gitgide geri dönülmez bir yola doğru ilerlerken Eda’yı görür. Geçmişindeki kaybolan ne varsa bir an için bulan Umut hissettiklerine sahip olmak için her şeyini