Zalim kaderim,Tuzak kurdu yoluma.Kurtulamadım hayatın zorluklarından.Zehirli hançer vurdu sırtıma.Ne yapsam kaderimi,İstediğim gibi planlayamadım.Her şeyden vazgeçtim.Derdim yüzündenYüreğimde sızıGözlerimde yaş.Ay yoldaşım.Gcenin karanlığındaArkadaşım iseYıldızların ışığı oldu.İstediğimi planlayamadım kaderimi.

Kaderde mayası Anadolu’da çalınmış da yel vurmuş, rüzgâr savurmuş hayallerini, umutlarını, ideolojilerini İstanbul’un taşında, toprağında arar olmuş…ki Tanrı’nın lütfu bir başka dünyadan bir başka hayallerle yoğrulmuş, o can, o rehber, o önder elle düğüm düğüm bağlanmış da kan karıp, ant içip kanka olmuşlar.Bense (Nursel Erdier) şahit isem dünyalarına, erdi isem özlerine, bırakmışım hayal öykülerimi, şiirlerimi, güftelerimi…bırakmışım yıllarca gazete köşelerinde amatörce kalem oynatmalarımı işte yaşanmışlık

Bir Eylül Masalı"Belki de şiirlerin de hayali vardır. Kitap olmak gibi...""Okurlarımız, şiirlerin en az birinde veya o şiirin dörtlüğünde o da olmadı en az bir mısrada kendinden, kendi hayatından bir kesit bulacaktır."Kitabın adına ilham olan ve kapak resmini çizen 11 yaşındaki dünyalar tatlısı yeğeni Eylül'e sevgilerimizle...

Ozan, negatif duyguların beyin üzerinde nasıl bir etki yarattığını görebiliyordu. İç içe geçmiş sinir ağlarının, geçmişten gelen hatıraların, sırları çözülememiş rüyaların beyni nasıl bir labirente dönüştürdüğüne tanıklık ediyordu.Hayatta kalma içgüdüsüne dönüşen bu duygular yüzünden beyin artık düşünemiyor, karar veremiyor, iki şıklı bir sınavda seçime zorlanıyordu. Savaş ya da kaç!Neyse ki yapay zekâ programı beklediklerinden daha hızlı öğreniyordu. Kodlamalar çok daha kısa sürüyor, hangi nöron ağının akt

Ülkemiz bilindiği üzere aktif bir deprem bölgesi... Son yıllarda deprem riski taşımayan bölgelerin de riskli bölgelere dâhil edilmesi ve her geçen gün üzerinde yaşadığımız toprakların bizleri deprem ile daha sık aralıklarla sarsacağı acı bir gerçek...Var olan deprem haritalarını, dünya ateş çemberini ve Afrika kıtasının Anadolu yarımadasına binlerce yıldır yaptığı basıncı da göz önüne alırsak kendi öngörümüzce bu kitapta yaptığımız yorumun yaşanılması çok da imkânsız değildir, belkide gelecekte bizi bekleye

Mutlu olma ihtimaliMutsuzluktan daha çok üzer

1960 yılında İstanbul'da doğdu. Orta halli bir ailenin küçük çocuğudur. Sakin yaşamayı ve doğayı sevmesi onu diğer çocuklardan farklı kılmıştır. Özel Bilir Koleji’nin Edebiyat Bölümünü okuduktan sonra merkezi İsviçre’de bulunan İnternational Travel and Tourism okulunu bitirdi.Renkli kişiliği ile her ortama çabuk uyum sağlaması, diğer önemli bir yanıdır. İlk olarak yayın hayatına sizlerle merhaba demeyi ve okuyucuları ile buluşmayı hedef edinen maceracı ve romantik bir yazar.Bir dahaki bölümümde sizleri aram

...en güzel toroslardasusaryanık buğday benizlielleri kekikyüreği akdenizbakışları duruumutları mavilikyayla kokuşlu birtürkmen çocuğu

İnsanoğlu o kadar ileri gitti ki her şeyin kendisi için yaratıldığını söylemekten bile çekinmedi. Kendi gibi düşünmeyeni, görünmeyeni bu dünyadan değilmişçesine ötekileştirdi. Oysa insan her şeyin en başında sadece hayatta kalmaya çabalamıyor muydu? Bir arada kalarak ne kadar güçlü olduğunu düşünmüyor muydu? Modernleştikçe, bu duygular daha da sağlamlaşmalıydı belki ama hepsi kaybolup gitti. Ne zaman içinde dolaşıp durduğumuz çemberin dışına çıkmak istesek bize hep aynı hikâyeden bahsedildi. Sürüden ayrılma

İçimdeki dönüşümün bir tırtılın kelebeğe evirilmesine ters benzerlik taşıdığını düşünüyordum. İnsanın bir şeylerden habersizce yaşaması, toplumdaki sorunları ya da yanlışları görmezlikten gelmesi, sadece kendi yaşantısı ile ilgilenmesi kelebeği andırırken, problemlere çomak sokması, çözüm arayışı içinde olması ise kozaya hapsolması anlamına geliyor gibiydi…Ondan aldığım cesaretle, içimdeki isyanın ateşi başlamış, geri durarak, korkarak bir şeylerin gerçekleşemeyeceğini anlamıştım. Toplumun, doğanın elinden

Neden Özümüze Dönmeliyiz!Dünyayı yöneten aklın, her zamankinden daha fazla dünyayı aslından ve doğallığından uzaklaştırmaya yönelik çaba içerisinde olduğu için,Dünya hayatının, ebedi hayatı kazanmak için bir imtihan pisti olduğunu anlayabilmek için,İnsanlığın ihtiyacının kalp kırmak değil gönül inşa etmek olduğunu tekrar haykırmak için,Bizi biz yapan kültürel kodlarımızın kaybolması demek, bizim ve geleceğimiz olan evlatlarımızın da yok olacağı anlamına geleceği için,Dünyayı tekrar ecdadın yönettiği gibi i

Bende olmanın tende olmakla, hatta yanında olmakla uzaktan yakından alakası olmadığını seni severken öğrendim.Yürek susluğunun yaşantımız üzerindeki etkisinin hayal dünyamızda herhangi bir renklenmeye engel olamadığını seni özlerken öğrendim.Her şiirin içinde bir ömür yeşerten şehir gibi, hatta dünyaya nam salmış korkusuz bir memleket gibi getirici olduğunu. Mısraların arasında dolaşırken gülüşünle ve oluşunla beslendiğini seni okurken öğrendim.Seni yaşarken öğrendiğim kalem tutmayı her şeyden üstün tutup y

Alişan Karahan, daha çok anı sandığından çıkardığı anılardan, yaşanmışlıklarından ve kendisinin tanık olduğu olaylardan, durumlardan oluşturuyor hikâyelerini. Sadece bunlar da değil tabii ki hikâye konuları; çocukluğunda çevresindekilerden duyduğu, masal, mesel, fıkra ve anlatılardan kendisini etkileyenler de onun konulardır. Tacim ÇİÇEK Yazmak için malzeme gerek. Yazarın malzemesi bilgidir, gözlemdir, deneyimdir, bunlar yetmez, düşün gücüdür, esindir, (ilham) imgedir, dahası ilkedir, dirençtir, sağlam

Yazılmış İlk Diş Hekimliği Romanı Üsküdar, dayısının gölgesinde yetişmiş ve onun gayretiyle diş hekimliği fakültesine girmiştir. Henüz genç yaşında diş hekimliği camiasının karanlık yüzüyle tanışacak ve türlü felaketlerle fakülteyi bitirecektir. Roman diş hekimliği asistanlarından akademisyenlere, merdiven altı hekimlik yapan teknisyenlerden yüzünü pazarlayan fenomenlere, sağlığın ticaretini üstlenen pazarlamacılardan uyuşturucu kaçakçılarına varan geniş bir yelpazeyi Üsküdar Karabilek'in talihsiz serüve

Yardımlaşma; çocuklara küçük yaşta örneklerle ve model olunarak verilmesi gereken bir duyudur. Bu Size yazmak bir ritüele döndü sanki. Yazdığımda daha iyi düşünebiliyorum. Kelimeler duygularımın etüdü. Bir tedavi yöntemi, ancak okunduğu zaman anlamlı olacak. Okunmadığı için yaşadığım hayal kırıklığı tarifsiz. Peki, Siz kimsiniz? Bir Siz nereden bulunur ki. Sözleştiğiniz birine gittiğinizde evde olmaması gibi. Deniz otobüsüne alınan son araba olamayıp kalakalmak gibi. Uzattığınız elin sıkılmaması gibi. Altın

Yola devam ederken hep geride kaldığımı fark ettim. Bu canımı sıkıyordu. Bu sırada bir patika yol gördüm. Bu yoldan gidersem herkesin önüne geçerdim. Sessizce o yoldan gittim. Amacım herkesin önüne geçerek en önde köye girmekti. Yolda yürürken geçtiğim yerler tanıdık gelmeye başladı. Sanki bu tepeden daha önce geçmiştim. Bir yol ayrımına geldik. Yere oturup arkadaşları beklemeye başladım. Şimdiye kadar gelmiş olmalılardı. Belki de beni görmemiş, daha önce buradan geçmişlerdi. Ayağa kalkarak yürümeye devam e

30 İngilizce ve 12 Urduca kitabımdan bazılarının Çince, Farsça, Hintçe ve şimdi Türkçeye çevrilmesi, Londra, Yeni Delhi, İran ve şimdi İstanbul'da yayınlanmasından çok mutluyum. İşimle bağlantılı olarak birkaç yıldır düzenli olarak ziyaret ettiğim şehirler. 70 yaşımdan başlayarak 15 yıldır yazıyorum ve neredeyse yeni bir yaşam tarzı oldu. Burada okuduklarınız, beğeneceğinizi umduğum bazı çalışmalarımdan oluşan bir derleme. İki kitabım daha Farsçaya çevriliyor, yakında çıkacak ve bunlardan biri Urduca Dörtlü

Yeni dünya düzeni söylemleri,algoritmalar dünyası. Bu kitap insanın pandemi ile geçen bir zaman aralığında varlığını sürdürmeye çalışırken, giderek yalnızlaşan ve streotipik bir form alan yaşamını sorgular ve her geçen gün daha da otizmli gibi olan bireyleri anlatır.

Ben öğretmenim,Her yıl yeniden başlarım okula ,İlk günkü sevincimi, heyecanımıTekrar yaşarım onlarla .Ben öğretmenim ,Ellerinde kalem, dillerinde kitap,Gözlerinde ışık, ayaklarında adım,Yarınlarında hedefim...Ben öğretmenim,Bir harf öğretende coşar ,Büyük şairin deyişiyle "Enginlere sığmam taşarım!"Ben öğretmenim ,Elini tuttuğumda ağlayan bir öğrencimin,Gülüverdiğinde daha yaşı düşmeden,Mutlulukla dolar yüreğim .Ben öğretmenim,En kutsalı mesleklerin ,Dediğin gibi "Başöğretmenim"Yeni nesil benim eserim!

Yalnızlık kimi zaman bir film karakteri, kimi zaman kırk yaşında yanlış ilişkiler içinde boğulan bir kadın… Bazen dünyayı gezen bir adam bazen babası tarafından dayak yerken sesini çıkaramayan kıvırcık saçlı bir kız çocuğu kimi zaman Zeus’la yarışan çapkınlık tanrısı adamlar kimi zaman basit bir esnaf evli, bekâr, genç, yaşlı fark etmeksizin hepimizin ruhunda bulunan herkesten gizlediğimiz bir parça… Sosyal statüsü ekonomik düzeyi hiç değişmeksizin her insanın içinde... Geceleri evlerden yanan ışık sayısınd