Bir gölge veya perde oyunu olarak bilinen Karagöz ile Hacivat, Türk kültür mirasının önemli bir parçasıdır. Bu oyunda Çelebi, Beberuhi, Zenne, Tuzsuz Deli, Bekir, Külhanbeyi, Efe, Acem, Büyücü gibi çok sayıda tip olmakla birlikte oyunun başkişileri Karagöz ve Hacivat olduğu için oyuna Karagöz ile Hacivat adı verilmiştir. Osmanlı dönemindeki Ramazan gecelerinin, şenliklerin, kutlamaların özel eğlencesi olan Karagöz ile Hacivat, insanları güldürmüş ve aynı zamanda düşündürmüştür. Son yıllarda oyunun gelenekse

İnsanların edebiyat alanındaki ilk ürünleri hep sözlü olmuştur; yani onlar belki de daha yazıyla tanışmadıkları için anlatmayı yeğlemişlerdir. Öyle ya, anlatmanın yazmaya göre birtakım kolaylıkları vardır. Onlar da bu kolaylıklardan yararlanma yoluna gitmişlerdir. Bunun sonucu olarak bütün ülkelerin yazılı edebiyatlarından önce oluşmuş bir sözlü bir sözlü edebiyatları vardı. Onlar, kendi icadı olan veya başkalarından aldıkları yazıyla o güne kadar anlatma yoluyla ortaya konulan ve kolayca kaybolma özelliği

Keloğlan masalları Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar geniş bir Türk coğrafyasında anlatılır. Bu masalların kahramanı olan Keloğlan çeşitli Türk boylarında; Taşza Bala (Kazakistan), Keçel, Keçel Mehemmed, Keçel Hemze, Keçel Yeğen (Azerbaycan), Keçeloğlan (Kerkük), Kelce Batır (Türkmenistan), Tazoğlan (Kırım), Tas, Taskaray (Altay) gibi adlarla adlandırılmıştır. Keloğlan, bütün Türk dünyasında ve kültürümüzün her aşamasında görülen milli bir motiftir. Aynı zamanda Türk halk masallarının pek çoğunda yer alan v

Tekerlemeler; bilmece, aşık şiiri, masal, ninni, oyun, halk hikayesi, halk tiyatrosu gibi pek çok halk edebiyatı türü ile adetler, gelenekler, tören inanış ve uygulamalar gibi folklor ürünleri içinde yer almalarından dolayı biçim, konu, içerik ve işlev gibi değişik yönlerden kesin ve net çizgilerle sınırlandırılmamış halk edebiyatı ürünleridir. Ancak başka hangi tür veya ürünle iç içe olursa olsun, yine de tekerlemeleri farklı kılan biçim, işlev, içerik ve özellikle de anlatım özgürlüklerinin olduğunu söyle

Anonim halk edebiyatının ilk derleyicilerinden olan Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügati't- Türk adlı eserinden ninni karşılığı olarak ''balu balu'' veya ''bulu bulu'' diye okuyabileceğimiz kavramı kullanılmıştır. ''Ninni, kadınlar beşikte çocuğu uyutmak için ninni söylerler''şeklinde tanımlanmasına karşılık adı geçen eserde ninni örneği yokdur. Ninni kelimesinin İtalyanca olduğu ileri sürenler varsa da kelime tabiat taklidi ve çocuk dilinden geçme olup Türkçedir. Kelimenin nen eyle- olarak kullanımı ise Karaca O

Düşler diyarından gerçekliğe akan bütün umutların güzelliklerin ve adaletin aynası olan masallar, her yaştan insanoğlunun aklına ve gönlüne girmeyi başarmış büyük bir kültür hazinesidir. Tahir Alangu'nun Türk kültür ve geleneklerine, örf ve adetlerine, göre ele aldığı, tarafımızın yeniden yorumladığı Billur Köşk Masalları/Düşler Diyarından Çocuklarımıza masallar öz değerlermizin, ahlaki erdemlerimizin sonsuz yaşama gücü bulduğu, bizlere çocuklarımızın engin dünyalarına rahatça ulaşma imkanı tanıdığı büyüsü

Hans öğretmenimiz ders esnasında yere yığıldı kaldı. Ne oldu, nasıl oldu bilmiyoruz. Hareketsiz kalmasından dolayı daha çok korktuk. Ölmemiştir, bir şey olmamıştır değil mi öğretmenim? dedi. Babanın: Beni asıl yıkan meseleyi bir türlü kabullenemiyorum. Hiç ummadığım bir kişi yüzünden başıma bunların gelmiş olmasını içime sindiremiyorum. Bu kahır beni ne kadar yaşatır bilemem! diye sızlanışı hala kulaklarımda. Önce beni tanımakta zorlandı. Ne de olsa büyümüş gelişmiştim. Kendimi tanıttım. Gel yeğenim. Otu

Bütün bu ıslıklar banadır Ne O Fransız nezaketi Ne de Venedik asaleti Bir savaşta ölmüş gibi Ben bir hiç gibi Ağzında bir umudu mırıldanıp Tanrıyı kandıran Bir Filozof gibi boşluğu tutan Sevginize Hayranım Ey benim atlarımı denizleriyle çeken ipliler Hayranım Sevginize

Ortadoğuda ilginç şeyler oluyor ve çoğumuz olanların farkında değiliz. Zira yaşananlar medya üzerinden çok farklı şekilde takdim ediliyor. Gerçeklerden öte pazarlananlara inanıyoruz. Onları gerçek zannediyor ve büyük yanılgı içine giriyoruz. Bize bir İran-batı kavgasından bahsediliyor; ama batının her müdahalesi İrana yarıyor; bölgede ona alan açıyor. İsrail İran düşmanlığından dem vuruluyor; ama çıkarılan gürültünün altında menfaatlerinin örtüştüğünü; her birinin öteki üzerinden kendi politikalarını uygul

Siyasi birliğini kaybeden İslam dünyası hepsi birbirine düşman emirliklere bölünmüştü. Doğudan gelen istilacı Moğol orduları Harçlıların da desteğini alarak İslam dünyasına dehşet saçıyorlar ve girdikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmıyorlardı. Bağdat ve Şam'da 7'den 70'e herkesi kılıçtan geçirmişlerdi. ''Kul sıkışmayınca Hızır Yetişmez'' derler. Bu korku ve dehşet ortamı sonunda efsanevi bir kahraman yarattı. Sivas'ta satılan bir köle Moğolları 18 Harçlıları da 20 kez yenerek beklenmedik bir anda tüm İsl

Ona sükun içinde geçecek temiz bir aile hayatının saadetlerini sağlayacağı asıl huzur ve mutluluğu izah etmeye beyhude uğraşmıştı. Karı koca idiler ama düşleri aynı çatı altında değildi... Dört seneye giren evliliklerinde her ikisi de hep farklı yönlerden bakmıştı hayata. Birbirlerini görmeden birbirlerini duymadan farklı pencerelerden... Geçen bu zaman içinde o kadar çok şey vardı ki farkında olmadıkları... Sevmek yek diğerinin suratına bakmak değil beraberce aynı yöne bakmaktır. Sevgi asıl o zaman büyür

İç ve dış düşmanların hile ve entrikaları ile ayrışarak dağılan bir devlet, Kültürel varlığı yok edilmek istenen bir toplum, Halkını kölelikten kurtarmak isteyen bir kahraman, Cesur, güzel ve ihtiraslı prenses Şila'nın beklentileri, Büyücü Alangoya'nın sihrine karşı Şaman'ın bilgeliği, Ölümden ölümsüzlüğe geçişin bedeli, Sadakatin ve ihanetin, kahramanlığın ve cesaretin sınandığı bir yaşam, Aşk,sevgi ve ötesi... Çok sesli bir ölüm ve...

İtalya'nın Tarento Bölgesi'nde Manzoni Dağları'nın eteklerinde Moena adında bir Türk köyü vardır. Köyün meydanında ay yıldızlı kaide üzerinde bir yeniçeri büstü bulunmaktadır. Her yıl Ağustos ayında düzenlenen karnavalda köylüler Türk milli kıyafetleri içerisinde ellerinde ay yıldızlı bayraklarla sokaklara dökülürler. Hiç kimsenin Türkçe bilmediği bu köyde insanlar büstü göstererek '' O bizim atamız biz Türk'üz burası da bizim Türkiye'miz '' diyorlar. Peki kim bu Türk 2. Viyana Kuşatması sırasında yarar

Şanlı ecdadımız tarih boyunca bozmayı yıkmayı değil düzeltmeyi ve onarmayı esas almıştır. Fethettikleri beldeleri hiçbir zaman yıkıp yakmamış bilakis imar edip ölümsüz eserlerle süslemiş böylelikle gönülleri de fethetmişlerdir. Kısa süreli hayatlarında adaletten doğruluktan cihat aşkından bir lahza dur olmamış Cenab ı Hak ve Efendimiz S.A.V. 'in sevgisiyle adımlarını atmışlardır. Bu kitapta Osmanlı padişahlarının yaşamlarında bizzat başlarından geçtiği rivayet edilen menkıbelere olaylara tanıklık ederken

Anadolu'da, Hizmet eden izzet bulur diye bir söz vardır. Devletin, iktidar ve kurumların varlık sebebi insana hizmettir. İnsanın, kimlik ve kişiliğiyle dipdiri ayakta olmadığı bir hayat döngüsünde devletin varlığı tek başına bir anlam ifade etmez. Bugün, ülke olarak üstesinden gelmede zorlandığımız birçok problemin temelinde; devleti, vatandaşının her türlü hak, hukuk ve güvenliğini koruyarak hayat kalitesini yükseltmek yükümlü bir hizmet aracı; demokrasiyi, bir yaşama biçimi ve halkı ise devlet ve kurumlar

Türk kültürü, çok eski bir geçmişe sahip, köklü olduğu kadar sağlam temelleri olan bir kültürdür. Çok yönlü ürünler vermeye müsait bu kültürün, şüphesiz ki kendini en iyi ifade ettiği alanlardan biri, sözlü kültür ürünleri olan destanlardır. Millî destanlarda, Türk milletinin acılarını, hasretlerini, sevgilerini, batıl ya da hak olan inançlarını, umutlarını, kısacası geçmiş-gelecek birlikteliğini inşa eden her şeyi bulmak mümkündür. Dolayısıyla geleceğe güven ve umutla bakacak nesiller yetiştirmek isteyen h

Prof. Dr. Leyla Karahan, yazdığı eserlerle ve yetiştirdiği öğrencilerle Türk diline ve Türk eğitimine yıllarca hizmet etmiştir. Bu armağan kitabı, Türk diline olan sevdasını hepimize aşılamaya çalışan hocamızın 40. hizmet yılı vesilesiyle hazırlanmıştır. Prof. Dr. Leylâ Karahan Armağanı, pek çok değerli bilim adamının katkısıyla ortaya çıkmıştır. Titizlikle seçilen yazılardan oluşan ve Türkolojinin kaynak eserleri arasında yerini alacak olan çalışmada Karahan'ın öz geçmişi ve eserleri, hocamızla yapılan b

Kimler saklanmadı ki mısraların arasına... Bazen, hasta bir vücut, bazen mübhem ihtiraslar bazen de masum çocuklar... Hepsi mısralarda, mısralarla ağladı... Sesleri, tek bir dizeyi bile aşamayacak kadar, boğuk ve korkuluydu. Karanlık gecelerde sığınacak bir liman, bir sığınak aradılar. Bu sığınak; bir yar perçemi oldu, Fakat bu perçemde kayıp gitti ellerinden... Sonuç, hüsran. Bir süre sonra; dörtlükler, beyitler kifayetsiz kaldı. Her şey acizleşti; hayal gerçek karşısında yenik düştü. Böylece Leyle ile Mec