İslam yönetim anlayışının temelinin şura olduğunu ve birtakım kavramların bunu şekillendirdiğini görmekteyiz. Kur'an'ın bir kısım ayetleri siyaset bilim ve onun temel, siyaset ve devlet düzenini kavram ve kurum olarak belirleyen ve çerçevesini bize veren anahtar kavramlarına ilişkindir. Kur'an'ın yüzde biri olan altmış civarında ayet siyasete taalluk etmektedir. Bunlar; Tevhid, itaat, hilafet, bey'at, şura, emri bil maruf ve nehyi anil münker, velayet, emanet, adalet, ulül- emir, mülk ve hükümdür. Kavramlar

Bütün sözlü halk ürünleri gibi fıkralar da belli bir kültür ikliminde doğup gelişir. Bununla birlikte aynı kültür çevresi içinde yer alan toplumların renklerine bürünür. İstifadeye sunduğumuz hikâyeciklerimizin bir kısmı civarımızda, hatta köylerimizde yaşanmış gerçek kıssalardır. Diğerleri de eskiye ait yaşanmış, tarih içerisinde dilden dile aktarılıp kayıt altına alınan eserlerden istifade edilerek hazırlanmıştır.

Hz. Ebubekir'in hilafete getirilmesiyle İslâm tarihinde yeni bir dönem başladı. Bu dönemde Müslümanlar ilk olarak irtidad ve zekât tartışmalarını sona erdirdiler ve bozulan iç huzuru yeniden tesis ettiler. Ardından kısa sayılabilecek bir zaman zarfında Sasani ve Bizans İmparatorluğu’nun kontrolünde bulunan pek kıymetli toprakları fethettiler. Müslümanlar, gittikleri yerlerde barış ve huzuru da temin ettikleri için bölgesel huzur ve birlikteliği de sağlamış oldular. Bu hoşgörü iklimi Hz. Osman'ın devrinin ik

İslam tarihinin akışını değiştiren Sıffin olayı İslam medeniyetini aklın hükmedip azamet ve ihtişamın süslediği ama bunun yanında ruhun sönükleşmesine götüren rehavetin de başladığı bir döneme sokmuştur. İslam medeniyetinin "Yükseliş Dönemi" Mağarası'ndaki ilk vahiy gecesiyle başlayıp hicri 38 yılındaki Sıffin olayıyla biter. İşte İslam tarihi Sıffin'de böyle kritik bir ana şahit olmuştur. Malik b. Nebi'nin dediği gibi: "Tarihte toplumları yolundan saptıran felaketler bir istisna değildir, sürekli tekerrür

Bazı düşünür ve davetçiler, daha önce arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı başarısız deneyimler sebebiyle, çektikleri acılar ve çileden Sonra yönetim, gösteri, ihlal, sabotaj, partizanlık ve Parlamento sistemi gibi bu asrın icatları olan yöntemlerle hedefine ulaşmayı reddediyor ve sakıncalı görüyor olabilir. Bu gibi düşünür ve davetçilerin sözlerini nass hükmünde görerek delil getirip büsbütün asrın gereklerinden uzak kalmak, bunlar sonradan çıkan küfür mahsülü yöntemlerdir, deyip Müslümanları zora sokmak doğru

Çalışmadan da anlayacağımız üzere, tevhidin yansımalarını aslında her alanda görebilmemiz mümkün. Kur'an-ı Kerim'in içerdiği tüm konuların sistematik bir şekilde belirli bir konuya yönlendirdiğini, o konuyu merkeze aldığını, ifade edilen bütün konuların da onunla anlam ve değer kazandığını belirtmek gerekir ki, sözünü ettiğimiz bu odak konu Allah'tır, Allah'ın birliğidir, tevhiddir... Batı, teknolojik gelişmenin sağladığı maddi güçle kendi dışında kalan toplumlar ve özellikle de İslam toplumu üzerinde hegem

Maziye attığım imzalarımsınız siz. Bir şal ebrusuna bürünmüştük sizinle Yaşadık ilk heyecanları.... Neler yaşanmış geçmiş de olmuş mazimiz Uçup yiten yıllar, aylar, hafta ve günle Takvimden bir bir kopanları Sarayımız virane böylece kaldık biz Cıvıltı, vızıltı bitmiş, gel gör gözünle Yeter, dağıt hafakanları. Kalır mı o dem, arayan soran ya da iz Yanlış saatler dursun, sessizliği dinle Boş sanma o geçmiş anları Üsküdar, Erenköy, Eyüp'e gezintimiz Fetih sevincine rağmen kalan hüzünle Şehrimin kadim zaman

dön ki yüzünü hanzala; sütler kaymağa oğlaklar memeye kengerler çiçeğe ıhlamurlar kokuya kirazlar meyveye çınarlar da yaprağa dursun, hamile kalsın onca dişi; hasret kalınan insanlığa. özlemle beklenen İnsanlığa

Kırk yılın yaşanılanları, farklı coğrafyalar ve iki aile... Sekiz sene süren bir savaşın ortasında insanlığı ve masumiyeti koruyan iki ailenin uzak diyarlara uzanan yolculuklarının romanı. Beyaz ve Kara, tarihin doğurduğu toplumsal buhranlar ve milletlerin kaderleri ile örülü, geçmişin karanlıklarından aydınlığa çıkmak isteyenlerin hayatlarını sade ve akıcı bir üslupta anlatmakta.

2020'nin Nisan ayında Franz Kafka'nı dava kitabını okurken telefonun çalmasıyla sürgün edildiğini öğrenen bir öğretmenin gerçek hikâyelerden yaşanmış olaylar anlatan bir kitap, sürgün muallim'. Geri bırakılmış ülkelerde okuyan, yazan, düşünen insanların önüne çeşitli zorluklar çıktığı, bunlarla yoğun bir biçimde mücadele ettikleri de bilinmektedir. Daha da ilerisi sürgün edilenler, hatta mahkûm olup cezaevine üşenler bile olmuştur. En çok da sömürge tipi eğitim sistemlerinin uygulandığı ülkelerde bu tür uyg

Uzaklardan abası yırtılmış bir dilenci geldi Atları ondan önce nehre vardı Koşar adımlarla geçtiler göğsümün şeridinden Şehir birden karardı, aydınlanırken sabah yokuşları Elime bir şamdan düştü, kalemi kırık şairlerden Bulutlar yüklendi beni, uzaklaştım yaklaşan dünyadan Yetişmek ne mümkün artık, muamma Bir adım daha atsam uçuruma düşeceğim Yırtılacak defteri dudaklarımın Patikalar, gözlerimde aynalar kalacak Bir saldırı için dövüşecek dileklerim var Mağlubiyet ve galibiyetlerim, bu leylaklar için Gecenin

Bu kitap gündelik iş yaşamınızda size tavsiye edilir. Yaşanmış bir hayatın püf noktalarını ele alıyor. Hangi sektörde çalışırsanız çalışın ve sunduğunuz ürün ne olursa olsun kitapta yer alan taktik sayesinde kendinizi tekrar tekrar bu kitabı karıştırırken bulabilirsiniz. Kariyerinizde sıçrama yapmak, rakiplerinizin sırtını yere getirmek, bir iş adamı ya da kuruluşunuzu parmakla gösterenler arasına girmek istiyorsanız yapmanız gerekenler var.

Ben ben de ki beni esir vermişim kendime, Kendim saydığım sevdaya karşı... Gün; özümüzün güzelliklerine yöneliş adımları... Saklanan tohumlara gülümseyebilme, kurumuş güllere bakıp henüz bahar gelmeden göğsümüzde durmaksızın bir döngü halinde tohumunu yeşertme. Ve yeşerebilme alevler saçılan bugünde...

40 yıldan fazla bir süredir yazan biri olarak; kendine has güçlü dizeleriyle, derin izler bırakacağına inandığım sevgili Metin Arpacı'yı en erken fark etmenin ve bir kaç kez köşemi tahsis etmiş olmanın mutluluğuyla.. Ömer Emecan

Babam "Ey oğul künhüne varmak için yaşamın sırtında bir sahtiyan kırbadan daha fazlasını taşıma, ilişme hiçbir şeye, sadece rüzgâra boynu- nu eğen başakların sesini işit, keşke mevsimi geldiğinde biçilecek ekini düşünmekle kalsan, eve girerken henüz avludayken yorgunluktan yığılarak yere, uyusan başının altında buğday çuvalı, sırtında tarlan, üzerinde kar döken gök ve kulağın- da yankılanan o ezanlarla' derdi. O halde şimdi sıra yağmurun sırrını bir bir anlatmaya geldi.

Kim ister şâir olmak, Mutlu olmak var iken... Kelimeleri yontanlar çok iyi bilir ne kadar zor geldiğini düşünceye ve ruha. Büyük düşünenlere kelimeler dar gelir doğal olarak. Gömleği ne etmeli? Nasıl dikmeli? Son sözümüzü söyleyene dek kelimelere tutunmak zorunda kalsak bile, az sözden çok anlam çıkarmaya gayret ederiz. Tabiatımız ve yaşadıklarımız bize bunu telkin eder. Şiir, buna en iyi cevap veren sanattır. Dilin mimarı olan insan, ondan muzdarip olan, yine insan. Evet, sözcükler bazen de anlamı kalıba s

"Sultan Kutuz, tepeden tırnağa zırhlı idi. Bir yandan ayetler okuyor, bir yandan askerlerine "Hücum" emri veriyordu. Bir ara Aktay'ın olduğu kanat geri çekilmeye başladı Sultan, hemen müdahale etti. Baybars'a seslendi: "Rukneddin! Aktay'a yardım gönder!" Baybars, Sultan Kutuz'u duymuştu. Baybars, yanındaki Kalavun'a baktı. "Aktay'ın kanadı dağılmak üzere... Tez yardıma koş!" Kalavun, hemen yanındaki askerlerle hızla atını sürdü Aktay'a yardıma vardı. Bu hat, Kalavun'un gelmesiyle tekrar güç kazandı. Ketbuğa

"Selahaddin ve oğlu Efdal Ali'nin de gayretleriyle İslam ordusu, Haçlı şövalye- lerini Kral'ın çadırına kadar kovaladılar. Efdal sevinçle bağırdı: "Onları kaçırdık babacığım" Az sonra Haçlılar, Müslümanları tekrar püskürttüler. Sultan da geri çekilmek zorunda kalmıştı Selahaddin, son bir gayretle "Allahu Ekber!" diye bağırdı. İslam ordusu galeyana gelmişti Haçlılar, tekrar kaçmaya başladı. Kral Guy'un çadırının etrafında kenetlendiler. Ancak güçleri de tükenmişti. Susuzluktan bitap düştükleri gibi Sultan'ın

ALLAH VE RASÜLÜ'NÜ GÜCENDİRMEMEK İÇİN; HİÇBİR ZAMAN, MEKKE VE MEDİNE'DE; -Havanın sıcaklığından, tozundan toprağından, dağından, tepesinden, yokuşundan. -Yiyeceğinden ve içeceğinden, yolların bozukluğundan, -Her tarafın çöp yığını olduğundan, insanların farklı ibadet şekillerinden. -İşlemlerin yavaşlığından, yorulmaktan ve uykusuzluktan, -Trafiğin sıkışıklığından, hava alanlarında beklemekten ve başka bazı düzensizliklerden, kesinlikle şikayet etme. VE AYRICA KENDİ MEMLEKETİNİN; -Havasının güzelliğinden, yi