Kadınlara önce munis bir kedi gibi yaklaşmaya başladı. Duymak istedikleri hiçbir sözü esirgemiyordu. Çok alçakgönüllü davranıyordu. -Oyyy, burada yeni bir şey daha buldum. Alçak adam alçakgönüllü İlgi alanları da alçak yerde olanlarda. Ah ah aahhh Ay dur böyle gülmeyecektim, Ha ha haaa Alçaksözcüğünün sonundaki kyı alalım, başa koyalım. Ne çıkar? Adamın tek ilgi alanı: KALÇA İşte bu nedenle alçaklarda sürünüyordu, alttan alıyordu O kalçaklara ulaşabilmek için aşağılarda olmak lazım, değil mi a

Kelimelerle resmettiğim tablolarım, İçinde kaybolduğum sihirli dünyalarım, Sevgiliye akıttığım gözyaşlarım, Ruhumun sinsi yangınlarından kaçışlarım, Dizelerimde kök salmış çiçeklerim, Heyecan dolu gönül esintilerim, İşte şiirlerim!.. Umut Çiçeklerimle duygu dünyamda kısa bir yolculuk yapmaya ne dersiniz? Tüm şiir tutkunlarına...

Kendime bir sebep arıyorum şimdi. Bir kaç yalan şimdilik. Beni saatlik avutacak bahaneler üretiyorum beynimin en ücra köşelerinde. Ben senin çoklarına sustum biraz da. Çokların benim azlarımın azlığıymış meğerse. Bu yüzdendi çok seviyorum demeyişim. Kızma sevgilim. Sen de göremediklerimi göstermek için kaldırmışsın gözümdeki bu perdeyi. Körebe olan benmişim ve aşk da tek kişilikmiş. Şimdi anladım bunca insanın neden yalnız öldüğünü. Ve katillerin hep salıverilişini. Burada hiçbir ışık aydınlatmıyor sokak

Uzunca bir zaman düşündükten sonra nihayet karar verip internet aracılığıyla ulaştığım Cinius Yayınlarının kapısına heyecanla vardım. Bir muama gibi duran, ortadan ikiye ayrılmış perdeli girişten içeri girdiğimde ise duyduklarımla gördüklerim yerini umuda bıraktı. Şiirlerimin kitaplaşma süreci böyle başladı. Bileceli (Bingöl/Kiğı) Gülşah olarak naçizane şiirlerimle aranızdayım, merhabalar!

Geçer, ölmek denen aşk bir yerlerde. Sen bana vurgun olduğun kadar inzivada. Söylüyorum, beni kahreden baharlara. Islak kirpiklerde kar ve yağmurun bilmecesi. İkisi de üzgün, ikisi de cezadır bana. Yaşadığım kadar yok olmakmış hayat. Bizi kendimize getiren bakışlarmış. Hani ıssız nehirlerde kovalanan. Hani Tanrıyı hüngür hüngür ağlatan. Haram ya da günah! Ne kalır, ne geçer elimize. Ne ifade eder, Bendeki sende gezindikçe. Sanadır ruhum. Nefesimin son çırpınışında sen. Son sözümün heykelinde gözlerin. Bir

Beynimin geri dönüşüm kutusunu kurcaladım ve içindeki birikimlerle harf harf döşeyip kelimeleri, bu kitabı hazırladım. Çıfıt çarşısı gibi bir manzara karşımda, ben bile şaştım onca kalabalığa Yaşadıklarımı, yaşattıklarımı, gördüğüm yerleri, şahit olduğum olayları, edindiğim bilgileri hepsini istiflemişim. Acıları, kayıpları, hüzünleri en uzağa itelemişim. (iteklemişim) İyi antikacı olur benden. Eskiye ait ne varsa belleğime kaydetmişim. Anıların kimi bir şarkıya kimi bir kokuya kimi de bir dizeye tutunm

"Tövbem, yıllanmış bir şarap tadı gibi, ismimi farklı şekilde telaffuz eden dudaklarının arasında. Kalbim ise bayramlık bir kurban sanki yanında, akşamın koyu ve karanlık anında. Ve senin olduğun her yer bayram aslında. Sesini dönüp dolaştırıp bir melodi gibi kulağımda gezdiren o rüzgar, nasıl üşüttüyse bedenimi, işte öyle zerk etti içimi ısıtan sesini. Bir İstanbul gecesiydi, ve adın bana bahşedilen en güzel isimlerden biriydi. İnsanlık savaşından sonra, şehrin ortasında umutsuzca bekleyen bir çocuğun söz

Şu an elinizdeki şiir kitabını almamak için nedenlerimiz olmuştur.. İşte size yaşanılmış acı tatlı örnekler: Dişilerin ilki Gülbahar dedi ki: Bu ne ya ? Yeni bişey galiba.. hmmm aşk meşk rakı makı diyor!!! Amaaan ben hiç aşık olmadım ki. Bana ne bundan, zaten evde kalmaya ramak kalmış, bir de triplere girmiyim şimdi bunu okuyunca Of yine mi ağlıyorum ben yaa.. Allah belanı versin Dağhan!.. Öbür dişi Pınar ve: Şu yeni kitaptaki adama bak kııız, ne karizmatik değil mi! Hmm fena değil, ama ben rakıyı hiç se

Her Kadın Bir Cümledir Bende Her kadın bir cümledir bende Öznesi belli olmayan Yeri geldi (,) yeri geldi (.) koydum Yalnız bir tek sen varsın Sonuna () konan.

Sen benim dağımdın Yamacında kardelenler büyüttüğüm Hep cılız ve sıska kaldığım Buzullar arasında Şimdi bu kış, bu ayaz Bu bembeyaz esarette bırakma beni Sen gel yine dağım ol benim tüm heybetinle Bu yaralı yürekte kardelenler açsın Buzullar çatırdasın Düşman çatlasın

Denizden gelen bir aşk hikâyesi Sıcak bir esinti Ürperen sessiz çömelmiş bedenim Yanımda dokunurken kaybettiğim - deniz - Sen suyun yüzündeki Ay Bu gece Ay görünmez üzerinde Bu gece Ay sıkışmış dağlar arasında Denizden gelen bir aşk hikâyesi

Salim Kabasakal, Çorum'da doğdu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı, şiir ve kısa hikaye alanında ilk yazılarını 2001 yılında internet üzerinden yayımlamaya başladı, halen şiir ve roman yazmaya devam eden yazar, İstanbul'da yaşamaktadır. Yazıları hakkında yazarın özeti, Kitabı okumak değil, yaşamak ve hissetmek diyen yazar; "Bazen kelimelerin arkasında kayboluyoruz, bir kalpte yeşermeye başladığımız o anlarda kelimeler diziliyor boğazımızda ve o anlarda Aşka Sürgün bir hıçkırık bölüyor bizi ve ben;

Elinizde tutmuş olduğunuz bu kitap, hayallerinin peşinden şarkılar söyleyerek koşturan bir kadının, insanlık için küçük ama kendi için çok büyük bir mucizesidir. Mutlu olmak için habire şart koşan... Ne farkın var dilenciden... Verdikçe arsızlaşan... Varlığına şükredip mutlu olmuyorsan... Yaşadım deme hiç... Sen öyle san...

Ilgım Sevgili Yokuşlara sürdüm Gem bilmez Toy taylarımı Öksüz gecelerin Soğuk koynunda. Nallarda kıvılcım Tende ter Yollarda toz. Ey derin düşlerin Gizemli sevgilisi Beni köle kılan O tılsımı boz. Bir azap çiçeği gibi Boşluğa temenna Durur sinemde İzinsiz varlığın. Kaç koza dövecek Şu çolpa gönlüm, Daha kaç mevsim Küllenecek hasretinle. Ey çöl diyarının Ilgım sevgilisi, Kavrulmuş dualarda Azadımı dinle.

körkütük ayık yan yana meydan okuyoruz senle içimizde gizli bir veba gibi duran bu paslı bu demirden çağa ve ey ölüm ey acısı hep kursağımızda sana da sürülmek düşüyor böylece yaşamdan kasabalara

Ömrüm boyunca ağladığım intihar, Güldüğümse acıydı. Tutunduğum psikozlu anılarsa, Seni sadece düşüncemde yaşayabilmemdi. Bu kadar hayal etmemin sebebi, Kendimi bile kaybetmemdi. Ben böyle yaşadım, Aşkta kayboldukça. Günü geldiğinde ölmüş olacağım, İntihar denen mektubumu aldığında. Ve sen çok şanslı olacaksın sevgilim. Kimselerin bilemediği gerçeğimi göreceksin, Seni çok sevdim! diyen son satırımda.

Zaman değişti Veli... şimdi rakı, içimde deniz de ben hala balığım.

meçhul kelimesini karşılıyordu gece dudaklarımız çoktan sarhoş tutunmuştu birbirine. meçhul kelimesini karşılayan yarınlar uyanıp devam edeceğimiz yanlışlar vardı. şimdi sorsan o da beni arıyordur. (Tanıtım Bülteninden)

28 Nisan 1954te Polatlıda doğdu. Bütün öğrenimini Ankarada tamamladı. Ankara DMMA (Gazi Üniversitesi) makine mühendisliğinden mezun oldu. (DHMİ) Devlet Hava Meydanları İşletmesi; Atatürk Havalimanında makine mühendisi olarak çalışmaktadır. Öğreniminin ilk yıllarından beri resme merakı bilinmekte olup, ara sıra da düzyazı denemeleri yaparken, şiirin ifade biçimindeki serbestliği ve anlamlardaki derinliği fark etmesi ile bu şiirler ortaya çıkmıştır. Ana eğitiminin edebiyat olmaması nedeniyle; VAKTİNDE OLMAL

Geldik gidiyoruz, Meçhule doğru yürüyoruz. Şükretmek için bir yığın bahanemiz varken, Biz hep olmayanı diliyoruz. Aslında ilk adımı atan biz olsak, İlk merhabayı, İlk selamı, İlkbah