21. Yüzyılda devletler yeni bir yapılanmanın içerisine girmişlerdir. Artık ulus devlet modeli ciddi biçimde tartışılmaktadır. Bu modelin değişen şartlar içerisinde yeni bir yapılanma süreci içine girdiği ve devlet kavramının yeni bir tanımının yapıldığını görmekteyiz. Modern devlet yapısı otoritesinin bir kısmını da yerel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine devretmek gibi yeni bir yapılanma sürecine girmiştir. Bu, bir bakıma zorunlu bir yapılanma sürecidir. Devletin üste (uluslar arası örgütlere) devret

Bu kitap, Soğuk Savaş sonrasında Türkiye´de etnisite/dinsellik ile ordu arasında yaşanan gerilimlerin nasıl demokrasiyi ve dış politikayı dışladığının, tıkanmışlığa ve kısmen de tutsaklığa sürüklediğinin öyküsünü anlatmaktadır. Araştırma, Türkiye´deki "kimlikler sorunu" kadar, onun ötesinde Türkiye´nin kendi kimliğinin sorunsalını siyaset biliminin postmodern açılımları doğrultusunda irdelemektedir. Kendini arayan bir ülkenin serüveni, o ülkeyi seven aydın ve dürüst bir bilim adamının kaleminden, çağdaş

Bu kitabın konusu "Türkiye´de milletvekili olmak." Yazar, önce vekil olmak isteyenlere "TBMM´ye giriş tüyoları" veriyor... Hem de yaşanmış örneklerle, adım adım açıklayarak. Sonra da Ankara´nın "lacivert sırlar"ını çok cesurca yazıyor. Dumanaltı kulisleri, çapkın milletvekilleri, şaşkın seçmenleriyle, meclisin fonda kalan "insani" ve komik yüzünü gösteriyor. Deniz Güçer 13 yıllık gazeteci ve meclis muhabiri. "TBMM de sonuçta bir iş yeri bence. Meclisin de malzemesi insan. Her tür(k)lü komikliğe,

Yarım Yüzyıldır politikanın içindeki bir devlet adamı olarak Mehmet Turgut son iki genel seçimi dikkatle incelemiş ve elde ettiği önemli sosyo-politik bulguları elinizdeki kitap halinde Türk siyaset ve düşünce aleminin dikkatine sunmuştur.

Avrupa´da, 16. yüzyılda yaklaşık beş yüz siyasi birim varken 20. yüzyıla girildiğinde 25 devlet vardı. Bugün bu hemen hemen ikiye katlanmıştır. 1914-1918 1. Dünya Savaşı, Ekim 1917 Bolşevik İhtilali, 1939-1945 İkinci Dünya Savaşı, 1989´da Doğu Blokunun yıkılması, Doğu Avrupa ve Balkanlardaki etnik kavgalar, Almanya´nın ikiye bölünmesi ve birleşmesi gibi daha birçok olay 20. yüzyıl Avrupası´nın belirleyici olayları olmuştur. 19. yüzyıla kadar Avrupa güvenliğini tehdit eden en önemli unsur Türk İmparatorluğu

2. Dünya Savaşı´ndan sonra, özellikle de Holokost´tan sonra hayatta kalanların o zamandan beri süren mücadeleleri sayesinde uluslararası insan hakları hukuku, ulusal hukukun üstünde, şükür ki. Devletler, ülkelerinden egemendirler, ama bu, vatandaşlarına paşa gönüllerinin istediği yapabilecekleri anlamına gelmez. "Karım değil mi, severim de, döverim de!" veya " Çocuk benim, sana ne oluyor?" gibi kafa tutamazlar uluslararası arenada. Tutmamalılar; globalleşen dünyada yaptırımı vardır bunun. Artık bireylerin,

Ülkemizde siyaset, çoğunlukla, genç kesimin içinde yer almadığı bir alan olarak görülür. Ama bunun aksine, siyasi geleneğimizde, ülkenin bekâsı gençlere emanet edilmiştir. Bu çelişki hem siyasi anlamda, hem de bu siyasi hayatı yaşayan ve yaşatan bireyler açısından önemli bir açmazı dile getirmektedir. Türkiye´nin ardı ardına içinden geçtiği siyasi çalkantılar ülkeyi ekonomik, kültürel ve hukuksal anlamda birçok sıkıntıya, hatta gerginliğe sokmuştur. Ama genel söylemde, tüm bu çalkantılar ve değişimlerin fat

Hukuksal boyutları ve yapısı itibarıyla Türkiye idaresini konu alan bu çalışma, idarenin faaliyetlerine ilişkin tüm boyutları ve idari teşkilatlanma açısından yapısal durumu incelemektedir. Bu noktada, içerdiği teorik ve pratik bilgiler itibarıyla, genel olarak idareyi ve idari teşkilatı öğrenmek isteyen herkese kaynak olabilecek nitelikteki bu eser, idareyle diyalog halinde bulunan herkes için önemli olsa gerektir...

"İdeolojilere dayalı kolektivist sistem ve yönetim yapıları, ön yargılı yobazlar yetiştirir. Bir önyargıyı yok etmek ise bir atomu parçalamaktan daha zordur." Bu gerçeği algılayan birinci sınıf lider, yönetici, bürokrat ve aydınlar, soyut kavramlara veya ideolojilere değil, somut olan insana hizmet etmeyi amaç edinmiştir. Bu maksatla, birinci sınıf liderler, insanı ön plana alan ve ona hizmet etmeyi zorunlu kılan, halkı yönetime, denetime, kontrole ve karar verme sürecine iştirak ettiren, bireyleri yetkili

Ülkemiz 1980`li yıllardan beri ekonomik ve kültürel alanlarda köklü bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Halen içinde bulunduğumuz ekonomik ve toplumsal krizin temel nedeni de, bu gelişmeye ayak uyduramayan, toplumsal taleplerden kopuk ve değişimi denetim altında tutma mantığıyla örgütlenmiş devlet endeksli ve popülist siyaset anlayışıdır. Siyaset-ekonomi ilişkisi kaçınılmaz biçimde globalleşme tartışması odağına oturmuştur. Ancak son yıllarda Türkiye`de toplumsal olanın, toplumsal ilişkilerin, süreçlerin

Yaklaşık yüz yıldır petrol konusunda büyük bir rekabet ve çekişme yaşanıyor. Bu "Büyük Oyun" bugün, Ortadoğu'dan sonra, doğal gaz ve petrol zenginliği bakımından, ikinci sırada yer alan Hazar bölgesinde yoğunlaşıyor. Tüm dünyanın dikkatini çeken bu muazzam zenginlik Türkiye'de de heyecan yarattı. Hazar petrollerinin Bakü ile Ceyhan arasında yapılacak boru hattı ile Akdeniz'e taşınması, Türkiye'ye hem ekonomik kazanç ve siyasi ağırlık sağlayacak, hem de dev petrol tankerlerinin Boğazlar üzerindeki yükünü haf

Bu kitap Atatürk ve Atatürkçülükle ilgili değerleri koruma yaşatma ihtiyacından doğmuş olup aynı zamanda çeşitli fakültelerde okutulan derslerin öğrencilerinin ders kitabı ihtiyacını karşılanması amacıyla yazılmıştır.

Toplumlar, başlarına gelen bütün kötülükleri ve acıları hep tevekkülle karşılar. Ancak siyasi güç ve yönetimin yapısından kaynaklanan kötülüklere ve acılara, toplumlar aynı şekilde ve kolaylıkla uzun süre katlanamazlar. Bir ülkeyi başarıya ulaştıran faktörlerin başında; lider, yönetici ve bürokratların kafalarındaki JİS (jeopolitik, istihbarat ve strateji) ilim, kural ve becerisi, iradelerindeki sabır, sebat, azim ve gayret, kalplerindeki halkın inanç sistemini kavrayan iman gücü gelir. Eğer bir ülke

Parlamentarizmde hükümet istikrarı ile parti sistemleri arasında büyük bir korelasyon vardır. İki veya ikiye yakın parti sisteminin olduğu ülkelerde hükümet, meclis içerisinde türdeş bir çoğunluğa sahip olduğu için söz konusu hükümetin istikrarı garanti altındadır. Belli bir dönemde kurulan hükümet, o dönem içerisinde meclisin kendisine yönelik herhangi bir tehdidiyle karşılaşmaksızın öngörülen program çerçevesinde faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde sürdürmektedir. Westminster parlamentarizmi diye de adl

Kemalistler Ülkesine Cumhuriyet ve Diktatörlük: TC`nin hayatı ve eserlerinin ilk 27 yılını kapsıyor. Esasen o yıllarda olup bitenleri yeniden yazmıyorum; bugünün Kürt meselesi. Şeriatçılık ve Özelleştirme gibi gerçekleri ışığında o tarihi yeniden okuyorum. Birinci kitapta TC`nin hayatı ya da tarihin hikayesi var. Bu hikaye, elbette olgulardan oluşuyor ve 42 soru sorduruyor. İkinci kitapta ise bu hikayeyi teorik olarak tartışıyor ya da TC`ni Laiklik, millliyetçilik, devletçilik, demokrasi ve bağımsızlık... 2

Kalp, kardiyologların söylediği gibi basit bir pompa değildir. Daha öte bir anlamı vardır. O, en derin değerlerimizi harekete geçirmekte ve onları, hakkında düşündüğümüz şeylerden yaşadığımız şeylere dönüştürmektedir. Aklımızın bilmediği, bilemediği şeyleri bilmektedir. Bu kitap işte bu çağrıyla ilgilidir. Cooper ve Sawaf duygusal zekânın liderlikteki önemini anlatırken yaşanmış olayları ve tarihsel karakterleri de kullanıyor. Kitabın sonundaki soru formu ve EQ haritası, okura, duygusal zekâsını ölçme olana

Belirtilen ülkelerin devlet sistemleri hakkında tam bir görüntüye sahip olmamızı sağlayacak yeterli bilgi verildikten sonra kitabın ikinci kısmında sistemlerin karşılaştırmasına girişeceğiz. Ancak, büyük önem taşıyan konunun bütünü hakkında bir iki yüz sayfa içinde tam bir görüntünün verilmesi son derece güçtür. Kaldı ki, karşılaştırmalı bir şekilde ülkelerin kurum ve siyasi hayatlarının incelenmesi; anayasa sistemlerinin çok iyi bilinmesini, tamamlayıcı belgelerin varlığını, uzun yıllar yapılan gözlem ve k

Sosyal politika, bilimler sistematiği içinde ortaya çıkışı yakın zamanlara rastlayan yeni bir bilim dalının adıdır. Sosyal politikanın konusu ekonomik olaylardan doğan insanlar arası ilişkileri toplumsal bütün içinde incelemektir. (Önsöz)

Kalkınmakta olan ülkeler, otoriter-totaliter rejimler, dengesiz büyüme, ekonomik kriz... Ve tüm bunların karşısında toplumsal hareketler, devrimler... Dünyanın üç ayrı köşesinden üç farklı deneyimin kitabı bu: İran, Nikaragua ve Filipinler. Misagh Parsa, Nikaragua ve İranda devrimci toplumsal dönüşümün, Filipinlerde ise siyasal altüst oluşun kodlarını deşifre ederken, devrimci sürecin öznelerine, onların katılım biçimlerine, ittifaklara, çatışmalara, uluslararası politikanın gücüne odaklanıyor ve karşılaştı

İnsan esrarengiz bir varlıktır. Değişik arzuları, istekleri ve fantezileri vardır. Sosyal aktivitelerine paralel olarak bu arzu ve fanteziler farklılaşır, gelişir ve zenginleşir. Siyasal otorite, alanını genişlettiği zaman, bireylerin özgürlük alanı daralır. Altındakileri zapt-u rapt altına almak siyasal otoritenin tabiatındandır. Onun beslenme kaynağı, sınırlama, daraltma, yasaklama, kısıtlamadır. Siyasal otorite bu değerler üzerinde yücelir. Siyasal otorite, bu yönüyle, Hobbes`un ifade ettiği gibi, bir Le